Bu bir itiraftır!

Birilerini anlamamız için mutlaka onların yaşadıklarını yaşamamız gerekmiyor.

Bu bir itiraftır!

Bu bir itiraftır!

Mesleğimin (ik) ilk yıllarında çocuğunun özel günleri veya hastalıkları için izin alan, bu sebeple işe geç gelen veya erken çıkan çalışanların iş ciddiyetinin eksik olduğunu düşünürdüm.

Kendisi yerine başka birilerini ayarlayabilir veya başka bir çözüm bulabilir vs diye geçerdi aklımdan.

Fazlaca empati yeteneğim olmasına rağmen çok iş odaklı biri olduğum için bana anlamsız ve işe karşı sorumsuzca davranıyorlarmış gibi gelirdi. Belli etmez ama böyle düşünürdüm.

Çünkü ben bekardım ve henüz çocuğum yoktu. Kendi çocuğum olduktan sonra özellikle annelerin ne kadar zorlandığını veya çocuğunun özel bir anında onun yanında olmanın her şeyden önemli olduğunu öğrendim.

Yine ilk yıllarda vertigo (baş dönmesi) sorunu olan bir çalışanımız vardı. Ayda bir iki kez vertigo atağı geçirdiğini söyleyerek işe gelmezdi ama çok başarılı biriydi. İşten kaytarmak için bahane buluyor diye düşünürdüm.

Sonra ben vertigo oldum ve benzer bir durum yaşamaya başladım. Hakikaten işe gelinecek gibi değildi.

Birilerini anlamamız için mutlaka onların yaşadıklarını yaşamamız gerekmiyor. Bu iki deneyimden sonra bunu öğrendim. Ve bir ik çalışanı olarak bu deneyimler bakış açımı değiştirdi ve daha insan odaklı bir ik' cı olmamı sağladı.

Demem o ki hiçbir şey göründüğü gibi olmuyor. Empatiyi doğru kurmak gerçekten zor. Ve evet iş önemli ama ondan daha önemli şeyler ve öncelikler de olabiliyor.

Kendimizin deneyimlemediği konulara sığ bir bakış açısı ile bakabiliyoruz ne yazık ki.

Tüm ön yargılarımızdan sıyrılmak özellikle insan kaynakları çalışanları açısından çok önemli ve değerli....

Sinem Işık

İnsan Kaynakları ve Kariyer Danışmanı| Eğitmen | Yazar | LinkedIn İçerik Üreticisi|