Boğaz'a nazır saklı bir köşede Istanbul'un kardeş şehri Shimonoseki'nin Japon Büyükelçiliği aracılığı ile bize hediyesi etkileyici bir Japon Bahçesi var

Bu bahçe, ayak bastığınız andan itibaren size mini bir Japonya deneyimi sunuyor. İki kardeş şehrin sembolü İstanbul Boğazı ile Shimonoseki Boğazı'ndan esinlenilerek yapılan giriş kapısı başta olmak üzere Japonya’nın sembolü olan Sakura Ağaçları ve bir Japon bahçesinin tamamlayıcı unsuru olan çay odası-Yogetsuan- ile şelale, gölet ve çardakları ve florasıyla, peyzajı Japonların aslında bir sanat olarak ele aldığını farkediyorsunuz.

Geniş anlamda Japon kültürünü ve değerlerini sunma konusunda Japon Büyükelçiliği zarifçe olağanüstü bir çaba sarf ediyor bunu farketmeyi Türkiye'de yaşayan arkadaşım Tomoko'ya borçluyum.

Bu bahçeler Japonya'da derin bir kültürel öneme sahipler çünkü estetik ile birleşen maneviyat ve doğayla derin bir bağdan oluşan zenginliği temsil ediyor. Bu zenginlikten kasdettiğim aslında #Zen kültürünü temsil eden sadelik ve minimalizmden başka şey değil aslında. Japon bahçeleri dağlar, nehirler ve ormanlar gibi doğal manzaraları taklit ederek doğaya duyulan kültürel saygıyı ve doğada olmanın ruhsal sağlığa katkıda bulunduğu inancını yansıtmaya gayret ediyor. Bir taraftan da kültürel öneme sahip değerler, göze sokmadan ama mesajını verecek şekilde yerli yerinde duruyor. Örneğin köprüler günlük koşuşturmadan kutsal olana olan yolculuğu sembolize edebiliyor ve peyzaj meditasyon ve tefekkür etmeyi kolaylaştırmak için "varım" diyor. Eğimler, çakılllar ve taş düzenlemeleri ve dikkatlice yerleştirilmiş yosun gibi unsurlar, iç gözlemlerin kültürlerinde nasıl önemli olduğunu gösteriyor.

Bu küçük örneklerle bile genel anlamda Doğu Asya sinemasının neden metaforlara bu kadar önem verdiğini bir ipucu olarak zihnime not alıyorum.

Tomoko'yla sohbet ederken Japon bahçesi yaratma yolculuğunun yalnız görsel bir keyif değil, aynı zamanda doğanın içinde insanın kendine soracağı sorularla ortaya çıkması beklenen sürekli iyileştirme yolculuğuna eşlik eden bir anahtar olduğunu farkediyorum.

Bir bahçe deyip geçmeden felsefesine uygun yerleşmiş her unsurun; taşların, bitkilerin, ağaçların, fenerlerin, yolların
her birinin hatta göletteki her dalganın içsel yolculukta cevabının olduğunu ve ardındaki amaca uygun, her kararın aslında o içsel yolculukta en doğal haliyle kasıtlı bir seçime dönüştürüyor.

Peyzaj tasarımı dünyasında Japon bahçesi, sadece görsel bir şölen sunmuyor, gören gözler için doğanın uyumuyla birleşen -sürekli iyileştirme- #Kaizen felsefesine doğru bilinçli bir yolculuğa çıkartıyor.

* Dört mevsim ama en çok da sakura zamanı bu bahçe Baltalimanı'nda sizi bekliyor.