"Biz kahvehanede çıraklık yaparken .......

Allah Ali Abi'den, Ali Abilerden razı olsun.

"Biz kahvehanede çıraklık yaparken .......
Gönlümden...
İlkokulu bitirdikten sonra, yaz tatilinde bir marangozun yanında çalışmaya başladım.
Basit işleri, meselâ düz kapı yapmayı öğrenmiştim.
Yanımızda ardiye vardı ve ardiyeye bağlı bir marangozhane idi, dolayısıyla odun tartmayı, hızarda yardım etmeyi seviyordum. Hele o talaş ve çam kokusunu hiç unutmadım.
Eskiden formika büfe, vitrin de yapılıyordu, onları da epey becerir olmuştum. Okul başlayınca da boş zamanlarımda yardıma gidiyordum.
Sanat Enstitüsü'nde okurken de akşam çörek satıyordum. Mahallemizdeki fırından altmış tane çörek alıyordum, tanesinde beş kuruş kâr kalıyordu. Günde üç lira iyi para idi.
Ortaokuldan sonra Şeker Fabrikası Tohum Üretme Çiftliğinde çalıştım okul tatillerinde.
Babam çiftliğin baş bekçisi idi.
Orada odacılık, postacılık, santral görevlisi olarak çalıştım. Buzağılara baktım, tarlalarında, süthanede çalıştım.
Eskişehir'in en üst bürokratları gelirdi, Ankara'dan yetkililer gelirdi. Onlara çay, kahve, ayran ikram ettim.
Hiç bir okul tatilinde boş durmadım, üniversite yılları dahil.
Arkadaşlarım gezip oynarken sabah altıdan akşam altıya kadar çalışmak zor gelirdi ama geriye dönüp baktığımda "iyi ki bu işleri yapmışım" diyorum. Çok şükür. Az çok bir şeyleri öğreniyor insan.
Marangozun yanında çalışırken bir gün kapı, pencere kayıtlarını koyup topladığımız tezgâha oturmuştum.
Tezgâh dediğim ağaçtan bir büyükçe masa gibi bir şey. Üzeri oldukça tahrip olmuş, tutkal dökülmüş kötü bir tezgâh.
Köksal Usta dedi ki "Bu bizim ekmek teknemiz, bunun üzerine oturulmaz. Aklında öyle kalsın."
Sabah iş yerine gelirken Ali Abi'yi sokağı sularken gördüm de bunlar aklıma geldi.
Ali Ağabey yetmiş beş yaşında. Bir iş hanının bodrum katında üç- dört metrekarelik çay ocağı var. Sabah altı buçuk civarında iş yerine gelir. Suyun altını yakar. Sonra bulunduğu sokağı her gün önce süpürür. Sokağa atılan en küçük çöpleri bile süpürgeyle, saksı, ağaç diplerindekileri eliyle temizler. Sonra sokağı baştan başa sular.
Ali Ağabey'e "Sana ne? Bu sokağı görmüyorsun, sağlı sollu dükkânlar, iş hanları var, sokağı gören, sokaktan faydalananlar onlar, onlar yapsın." dediğimde "Biz ustamızdan böyle gördük" diyor.
"Biz kahvehanede çıraklık yaparken erkenden dükkâna gider ellerimiz önümüzde ustamızın gelmesini beklerdik. O, dükkânı açtıktan sonra temizliğe başlardık. Gördüğümüz bu. Eğer yapmazsam ustalarımın hakkını ödeyemem. "
Sonra da ilave etti;
"Şimdi çalışacak insan bile bulamıyorum. Adam çay taşıyacak daha gelir gelmez 'kaç lira vereceksin?' diye soruyor. İşi görünce de vaz geçiyor. O yüzden ocakçılığı da, garsonluğu da kendim yapıyorum" diyor.
Bu fotoğrafı da gelirken çektim.
Allah Ali Abi'den, Ali Abilerden razı olsun.

Mehmet Ali Kalkan

Bir 3 kişi ve sokak görseli olabilir
Paylaş