Bir mülakat anısından ne öğrenebilirim?

Genç arkadaşlarıma 2019 yılından bir iş mülakatı anısı paylaşmak istiyorum

Bir mülakat anısından ne öğrenebilirim?

Biraz geçmişe gidelim. Genç arkadaşlarıma 2019 yılından bir iş mülakatı anısı paylaşmak istiyorum. Ardından referans olmak ile ilgili bir notlarımı anlatacağım. Bunları yazarak dile getirince uzaklar yakın oluyor ve ben PAY mottomu yerine getirmiş oluyorum.

Sene 2018, Kurumsal İletişim ve Pazarlama'daki görevim 9 yıl sonra sona ermiş, 1 sene boyunca gezmiş, yıl 2019 olduğunda da iş aramaya yeni başlamıştım. O dönemde online iş görüşmeleri yaygın değildi. Aslında vardı, Skype üzerinden ilerliyorduk. Sonradan birçok online platformla karşılaştık. Ne zaman Zoom zirveye çıktı, Skype görüşmeleri eskiye oranla azaldı. Bir anı olarak kaldı.

O zamanlarda beni şaşırtan, üzen ve sonra ilerlememi sağlayan bir olay paylaşacağım sizinle. Şimdilerde "Yıkılmadım ayaktayım" dediğim anlar olsa da bazen bunlar insana işin özünde ders niteliği şeklinde yeniden karşısına çıkarabiliyor.

2019 da bir iş başvurusunda bulundum. Otel Konya'daydı. Hani derler ya "Gez dünyayı gör Konya'yı" ... Benimki aynı o şekildeydi. Türkiye ve Avrupa da birçok yeri gezmiş üstüne Mersin'den ayrılan ve Konya da birkaç sene hayat düzeni kurmayı düşünen biriydim. Online ilk mülakatım. 9 yıl sonra olunca CV gerektiği kadar şekillenmiş. O ara bu kadar çok haşır neşir değilim Dijital ile. Beni o an tek mutlu eden kurumların iş görüşmesini -yerinde davet- şeklinde yaparken bu işyerinin bunu online olarak gerçekleştirmek istemesidir.

Önce İnsan kaynakları ardından genel müdür ile görüşme yapmıştım. Arada bir departman müdürü var mıydı onu bilmiyorum. Görüşme sonrası fark ettim ki; telefonda beni arayan insan kaynakları görevlisine kimlerle görüşme yapacağımızı sormuştum ama bana kişinin pozisyonu söylenmemişti. Unutmuş olabilirdi. Bunların kim olduğu ve iş pozisyonları size iletilmediyse bunu öğrenmeyi istemek de önemliydi.

1 nci not: Kimlerle görüşeceğinizi lütfen sorun ve araştırın.

Turizm okumuş yıllar önce bırakmıştım. Başka kulvardaydım farkındaydım ama istiyordum. Hep derler ya istemek başarmanın yarısıdır diye. Bana otel sektörünün Mersin'den Konya'ya taşınmayı düşünen bir kız çok zor olduğunu anlatan birkaç cümle sonrası teknik bir soru yöneltildi.

Soru: Bir misafir ile teknik arızadan dolayı asansörde kalsanız ve misafir size saldırsa sonra da suçu size atsa işinizi sahiplenmek uğruna kendinizi nasıl ifade eder ve ne kadar dürüst olabilirsiniz diye sormuştu.

Burada işi sahiplenmeyi ön planda tutup, iş kaybetmeye vardırmayan bir cevap vermem gerekiyormuş. Bu da dip not diye eklenmişti.

Ben öyle yapmamış, böyle bir durumda iş sahiplenmeyi bir dürüstlük olarak görmediğimi söylemiştim. Hemen ayrılır mısın, savaşmaz mısınız o kadar yoldan geldin demişti. Başıma gelmeden bilemem ki dedim. Dışım başka içim başka söylüyordu. Kapalı alan korkusu vardı ve asansörden korkuyordum :) Bunu da söylemek istemiyordum. Şimdi nihayet biniyorum ama zaman aldı. Artık bir görüşme de bana neyden korkarsın dediklerinde tuhaf gelebilecek şeyler söyleyebiliyorum. En son iş mülakatımda genel müdür en çok neyden korkarsın dediğinde "Arı'dan demiştim. İş dünyası ile ilgili değildi cevap belki başka bişey bekliyordu.

2 nci not: Her ne olursa olsun dürüstlükten vazgeçmeyin. Yıpransanız dahi çıkarcı olmayın. Hayatınızı kendi değerleriniz üzerine kurun.

O yıllar önceki görüşmeye geri dönersek bi anda çok agresif bir şekilde -bence bir taktik idi- pazarlama beceriniz zayıf turizme ve misafirlere uyum sağlamanız zor deyiverdi.

Başımdan aşağı kaynar bir suyun döküldüğünü hissettim. Misafirlere uyum sağlamak ve pazarlama becerisi... Pazarlama yüksek lisans derslerimin birinde müşteri davranışları adlı bir dersimiz vardı ve bunu pazarlama altında görüyorduk. Misafirlerde birer müşteri idi aslında sadece sektörler arası ifadeleri değiştirmiştik ama bu cümleyi duyduğumda içimden bu mülakat ne zaman biter diye beklemiştim. Fiziki bir oda da olsak çıkıp gitmeyi düşünürdüm ancak online bir ortamda bunu yapamamış ve kapana kısılmış gibi hissediyordum.

3 ncü not: Eğer cümlelerin size doğru yansıtıldığını düşünmüyorsanız bunu dile getirin. Burada kaybetmeyi de göze almak gerekiyor. Bakış açınız farklı olabilir belki de bu süreci yeni bir kazanım olarak hanenize eklemek isteyeceksiniz.

Yeni soru geldi. "Susadım" İngilizce ne demektir? I'm hungry dedim ardından çok pardon "I'm thirsty"olacaktı heyecanlandım diyerek değiştirdim ama bu heyecanımdan hiç hoşnut olmayan kişi bir anda elindeki 4 adet A4 kağıdının ekrandan yüzüme doğru fırlattı. Belli ki o gün kötü bir gündü ve mülakatı yaptığım bu iki kişi hıncını benden çıkarmak istemişti. Resmen yüzüme kağıt fırlatılmıştı. Otelciliği bilmiyormuşum gibi bana turizm anlatıldı, içinde çok entrikalar döndüğü, iş yükünün çok ağır olduğu ve benim mizacımın buna aykırı olduğu söylenmişti. En tuhafı bu sözün, online 30 dakikalık bir mülakatta çok heyecanlısın yanlış yapmamalısın diyerek söylenmiş olmasıydı.

4 ncü not: Robot değiliz, heyecanlanma hakkımız olmalı!. Duygu olmadan misafir deneyimi sağlayamıyorsak bunlar çalışanlar içinde geçerli olmalı. Orası sizin için doğru yer olsa dahi bir süre sonra size o heyecanınızdan eser bırakmayacaktır. Hızlıca kaybolun!.

Bunların hepsi bir deneyim. Benim en tuhaf mülakatlarımdan biri... Benzer yüzlerce mülakat geçirdim diyebilirim.

5 nci not: yolun sonu değil. 30-40 başvuru yapıp yere yatmak ile olmaz bu iş. Evet zor. Başından geçen bir anıyı yazması daha kolay ama yaşadım, yaşanmışlık var ve bu değişmiyor. Arada kendi deneyimlerimi anlatıyorum eğitimlerimde. Her yeni görüşme bir deneyim. ( iş, arkadaşlık, aile, bu görüşmenin adını nasıl istersen o sana kalmış ) Öğren. Olmadı diye üzül sonra yerden kalk yeniden devam et, düş yeniden kalk, sonra arkadaki düşüşlerine bir göz kırp.

2019 yılındaki o ilk online mülakatımdan sonra çok değişti dünyam. Şimdi bir pazarlamacıya pazarlama becerin zayıf diyen kim varsa önce gülümsüyorum sonra kırılıyorum ama hiçbir şey söylemiyorum. Çünkü benim yolum onun sözü değil. Onun yolu da bana söylediği söz değil!

Benim yolum bir kurumun itibarı, bir insanın marka değeri ve herhangi bir iş buluşmasında, referansında arkadan dolap çevrilmesine izin vermeyecek kadar net.

Benim işim insan ile. Öğreniyor ve öğretmeye çabalıyorum. Planlıyor, Araştırıyor, yönetiyorum. Sizin için bu PAY'ı tasarlıyorum.

Sevgiyle kal,

Yolumuz uzun.

...

Referans demişken, #baharınkitaplığı 'nda bu bölüm Dünya'nın en iyi bilinen pazarlama sırları - Referans Pazarlaması adlı kitaptan notlar paylaştım.

Dinlemek için Spotify, Anchorfm, Google podcast ve Poddy de sizlerle. kitap çok dolu ve tam bir başucu kitabı. 30 Bölüm birbirinden bağımsız olduğu içinde farklı zamanlarda istenilen bir bölümde sıkılmadan okunabilir. İnsan ilişkileri için birebir. Sadece iş dünyası için düşünmeyin, sosyal hayatınız içinde dahi size yarayacak birçok unsur var ve her bölüm sonunda yapılacaklar listesi var. Ödevlerle bir kitap yolculuğu sizlerle...

Bahar Beşer

Marka Mentor | Eğitmen-Kurumsal İletişim'den Kişisel Marka'ya | Podcast: Bahar'ın Kitaplığı
bahar5er.com