ALO, ÖĞRETMENİM !

Oldum olası özel günlere karşıyım. Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü, Öğretmenler Günü… Saymakla bitmez

ALO, ÖĞRETMENİM !
Merhaba Değerli Dostlarım...
Bir anıyla geldim bu gün size. Eminim büyük bir kısmınız okumadan geçeceksiniz. Çünkü zamanınız yoktur. Okumak emek ister. Olsun... Ben yine de öğretmenimi anmak için paylaşıyorum. Huzurlu akşamlar dileğim, sevgim, saygımla...
ALO, ÖĞRETMENİM !
Oldum olası özel günlere karşıyım. Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü, Öğretmenler Günü… Saymakla bitmez. İyi hoş da, insan öylesine içten sevdiklerini yılda bir gün mü anmalı?...
Telefonun numaralarını tuşlarken kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyor. Belirsiz bir saygı duruşuna geçtiğimi fark ediyorum. Karşımdaki sanki beni görüyormuş gibi. Az sonra çocukluğumda tüm benliğimi saran, güven veren, yönlendiren, zaman zaman da buyuran o kadife sesi duyacağım. “Alo “ demem yetecek beni tanıması için. "Naime’m” diyecek, sen misin?...vefalı kızım…”
Yeni kitabımı müjdeleyip “ sayenizde “ diyeceğim. Gününü kutlayacağım. O güzel yanaklarından ve ellerinden özlemle öptüğümü söyleyeceğim. Sesinin tınısından mutluluğunu okuyacağım.
“ Alo, öğretmenim…”
“ Buyurun, kimi aramıştınız?"
Bu, beklediğim ses değil. Kalbimin sesi kulaklarımdan dışarı çıkacak sanki heyecandan.
“ Fahrünnisa Öğretmenimi “ diyorum usulca.
“ Maalesef” diyor telefonun öbür ucundaki ses.”Aylar önce kaybettik kendisini.”
Beynime binlerce çekiç inip kalkıyor birden.” Kaybettik… kaybettik… kaybettik… Donup kalmak bu olsa gerek. Bir şeyler gevelemeye çalışıyorum. Dilim ağzımda dönmüyor. Gözlerime yaşlar hücum ediyor, akamıyor. Kendimi toparladığımda bir taziye tümcesi gevelediğimi sanıyorum. Yanıt yok. Karşı taraf çoktan kapatmış bile. Bilmeden kabuk tutmaya çalışan bir yarayı kanattığım kesin. Galiba bir kez daha öksüz kaldım.
Biliyor musunuz? Hep bu anın korkusunu yaşadım için için öğretmenim. O yüzden sizi yeterince sık arayamadım epeydir, affedin lütfen… Ailemden uzak geçen ilkokul yıllarımın sıcak ana kucağını sizde bulmuştum. Hamuruma iyiye, doğruya, güzele dair ne varsa katıp yoğurmuştunuz yıllarca. Mayası özünüzdendi. Yazma aşkım size özenmekle başlamıştı çocuk yaşlarımda. Tatlı sert bir otoriteniz vardı. Kişiliğinizin bir parçasıydı mükemmeliyetçiliğiniz ve size yakışıyordu. Sevecen, yumuşacık kalbiniz yağmurdan sonra açan güneş gibi ısıtırdı içimi…
Son ziyaretimde biraz rahatsızdınız.” Neyiniz var? ” Diye sorduğumda güldünüz; “Sorma çocuğum” dediniz. “ Hastalıklar birer birer değil, hısımını, akrabasını toplayıp da geliyor artık.” Hastalıklarla bile eğlenebiliyordunuz, ne güzel…
Sizin dergilere yazdığınız şiirler, yazılar, çocuk masallarınız, romanlarınız ve öykülerinizle büyüdük. Bunca değerli eserleri hazırlamaya nasıl zaman buldunuz demiştim bir gün. Aldığım yanıt müthişti: “EN BÜYÜK ESERİM SİZLERSİNİZ…”,
"Işık yaymanın iki yolu vardır” derler. “ Ya ışık olacaksın, ya da ayna”. Siz hem ışık hem ayna olmayı başardınız ömrünüzce öğretmenim. Ve geçtiğiniz yolları yeni ışıklar yakarak aydınlattınız. Mekânınız cennet olsun. Işıklar içinde kalın. Dualarımdasınız. Sizin manevi kişiliğinizde, tüm değerli öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü saygı ve sevgilerimle kutluyorum. Gönül bahçemden kucak dolusu çiçekler gönderiyorum size ve dünyanın her yerindeki öğretmenlere.
Naime ÖZEREN / 24 Kasım 2012
Not: Benim Fahrünnisa Elmalı Öğretmenim, tanıdığım en iyi öğretmendi. Kendini çocuklara adamış bir eğitimci. Sayısız çocuk, kitapları, zamanın dergilerinde şiirleri, muhteşem tabloları öyküleri ile sanat dolu bir öğretmen. Pek çok öğrenciye burs verdiğini, renkli ve resimli çocuk kitaplarının onunla hayata geçtiğini bilenlerdenim. Işıklar yoldaşı olsun "İyi ki" lerimin başta gelenlerinden Can Öğretmenim."
** "Buz Tutan Ateş"adlı kitabımdan...
Bir 1 kişi ve gül görseli olabilir