ALLAHUEKBER DAĞLARINA SİTEM

Bana ne haşmetin, şu azametin

ALLAHUEKBER DAĞLARINA SİTEM

Bana ne haşmetin, şu azametin
Vebali sendeyken o felaketin

Bembeyaz ecelsin, kutlu dağ değil,
Ya çekil kenara ya biraz eğil!

Söyleyiver hele, derdin ne idi
Yuttun bir gecede onca yiğidi

Ne diye aşılmaz belin, yamacın
Ne diye amansız kışın, ayazın?

Geçit vermiş olsan onca Mehmet'e
Gitmezlerdi birden o gün cennete

Çiğnenmesin diye vatan toprağı
Düştüler ayazda kapıp bayrağı

Yazlık giysilerle o kadar bala
Zemheri demeden çıktılar yola

Değmesin diye namahrem eli
Yürüyüp aştılar o kadar beli

Onca yol almışken kuzular, koçlar
Ne vardı önünü kesecek kadar?

Onlar aldırmazken o kara kışa
Sense yol vermedin Sarıkamış’a

Ne vardı tipini salacak kadar,
O beyaz çıkmaza sokacak kadar?

Dinseydi zemherin birazcık ne var?
Kurudu o yüzden kaç taze bahar

Üşüdü göğsünde kar çiçekleri,
Kirpikler buz tutmuş, açık gözleri.

Belli ki Nebi’den muştu almışlar
Kıyama durarak donakalmışlar.

Bakışlarındaki kutlu manzara
Belli ki cennetten berat onlara

Korkusuz gözlerin sükutu derin,
Üşümüş içinde kaç Sarı Gelin.

Hangi günahların bedeliydiler?
Hangi çılgınlığa kurban gittiler?

Şimdi sar, sarmala, uyut koynunda
Ört beyaz yorganı, bekle başında

Neslihan Özmaya 5 Ocak 2020