Zeytin bu ülkenin büyük bir gücü. Oldukça büyük bir gücü hem de.

Çözüm çok iddialı olur elbette ama zeytin yaprağı polifenolleri doğru kalitelide elde edilir

Zeytin bu ülkenin büyük bir gücü. Oldukça büyük bir gücü hem de.
Biliyorsunuz, bazen bazı şeyleri dolandırarak, bazen de bazı şeyleri doğrudan söylüyorum. Doğrudan söylediklerim aslında bu ülkede gerçekten yapılması gereken, "sorunlara çözüm olabilecek" olan şeyler. En azından sorunun ciddiyetini hafifletecek özellikte olan öneriler, yatırımlar vs.

Çanakkale bölgesi, Kaz Dağları.. En düşük rakımdan, en yüksek rakımlara kadar zeytin ağacı ile dolu mesela. İzmir, Aydın, Manisa.. Daha bir sürü yer sayabilirim, sayabilirsiniz. Zeytin bu ülkenin büyük bir gücü. Oldukça büyük bir gücü hem de.

Zeytinden yağ elde etme ve zeytin yağlarımızın kaliteleri hakkında hep tartışma içerisindeydik. Bu tartışma bitmek bilmez. Ama şimdi size başka bir şey söyleyeceğim.

Zeytin yaprağı konusu.. Zeytin yaprağının içeriğindeki polifenoller inanılmaz güçlü antioksidan etkilere ve fizyolojik etkilere sahip. Türkiye'de inanmayacaksınız ama 12 milyon diyabet hastası, bir o kadar da prediyabet hastası var. Yani en az 20 milyon insanımızdan bahsediyoruz. Hepsi şeker problemi yaşıyor. Kaldı ki kendimizi sağlıklı saydığımızda bile gün içerisinde şeker iniş çıkışları yaşıyoruz. Toplum olarak dengeli bir şekerimiz yok. Bu elbette protein zengini beslenmememize, rafine ve karbonhidrat zengini beslenmemize bağlı.

Şeker problemi, gelecek yıllarda insanlarda nörolojik problemlere, enfeksiyöz problemlere, Alzheimer gibi aşılması çok zor problemlere doğru bizleri götürüyor. Hani bir tabir vardır ya "sağlıkta yangın yeri" diye.. İşte diyabet sağlıkta yangın yeri gerçekten.

Çözüm çok iddialı olur elbette ama zeytin yaprağı polifenolleri doğru kalitelide elde edilir ve özellikle gıda takviyesi ya da gıdaların içerisinde verilirse, insanlarımızın sağlığının daha iyi olmasına büyük katkı sunar. Yani yaşamı kolaylaştırmak bile bir katkı aslında. Şekerin o büyük sıkıntılarını yaşamadan, daha dengeli, daha motive, daha enerjik yaşamak mümkün..

Sonra geri dönüp soruyorum. Biz Çanakkale Bölgesi'ne neden örneğin 100 litrelik bir süperkritik tesisi kurmuyoruz? Neden binlerce ton zeytin yaprağımızı heba ediyoruz? 100 litrelik bir tesis, ortalama 50 kg zeytin yaprağını bir seferde işleyebilir. Bu da günde ortalama 400 kg zeytin yaprağı eder. %10 verimle zeytin yaprağı polifenolleri alsak bu sistemden, 40 kg günde yüksek kalite zeytin yaprağı ekstresi elde ederiz. Ayda ortalama 880 kg ekstre. 1 gramlık soft jellerde 30 kapsül halinde paketlesek, 30 gram 1 pakette kullanırız (bu da maksimum ötesi bir şey). Ayda 30.000 paket zeytin yaprağı polifenolü üreten bir tesise sahip olmuş oluruz. 300 TL'den satılsa, 9 milyon aylık kasaya girdi olur. Bunun 2 milyonunu gider olarak harcasak, geriye 7 milyon TL kalır gibi gibi gibi.. Tabi bunlar en iyi koşullar.. Ama bu ve buna benzer hesapları yapabileceğimiz bir ortam ve coğrafya var.

Süperkritik tesislerde, eğer son ürüne gidilirse hep hesapladığımız bir şey var. Yatırımın geri dönüşü 1 yıl gibi bir süreye denk geliyor. Ülkece sorunların çözümlerine ve sorunların hafifletilmesine odaklanıp, hızla ilerlemeliyiz.

Can KAYACILAR

Biyolog, Davranış Bilimci (Neuroscientist, MSc)
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok