Sonraki İçerik
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 18, 2020 0
Editor Temmuz 1, 2020 0
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 15, 2020 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 26, 2024 0
Editor Eylül 2, 2021 0
Cenazeye ilişkin bilgilerin kamuoyuyla ayrıca paylaşılacağı aktarıldı.
Editor Eylül 13, 2021 0
Cengiz Aytmatov'un unutulmaz eseri Selvi Boylum Al Yazmalım
Editor Nisan 9, 2021 0
İNSAN ELİ İLE ÜRETİLEN EN TEHLİKELİ KARSİNOJEN: SİGARA!
Editor Şubat 3, 2021 0
SULAK ALANLARIMIZ KURUYOR
Editor Ocak 26, 2021 0
Birleşme, yeni teknolojiler doğuracak
Editor Ocak 4, 2021 0
“Aslında zor bir adamım. Kime patlayacağım belli olmuyor”
Editor Nisan 4, 2021 0
“KLİMA YAKIT TÜKETİMİNİ ARTTIRMAZ”
Editor Şubat 1, 2020 0
Hem çiçek hem minik hediyeler etkileyici oluyor
Editor Haziran 29, 2021 0
TÜRKİYE ÖNÜMÜZDEKİ 2 YILA DİKKAT ETMELİ
Editor Eylül 20, 2021 0
Alzheimer önlenemeyebilir ancak ötelenebilir
Merkezinde, "Şiir onu yazana değil, ona ihtiyacı olana aittir" diyen #PabloNeruda'nın İtalya'da sürgünde bulunduğu yıllarda küçük bir adada Postacı Mario ile kurduğu dostluk, beraberinde okur yazarlığı kısıtlı bile olsa kendisinde var olan şiirselliği bir büyük şair ve ondan öğrendiği metaforlar sayesinde keşfeden bir Mario var. Bu keşif pek tabii onun büyük şair bir olması için yeterli değil fakat insanın zihnini değiştirme kudretini elde ettikten sonra hayatının da değişmesi kolaylaşır "işte dostluk, işte şiir burada devreye girer" diyen, Akdeniz sıcaklığında samimi bir film var. Derken filmi izleyip, "insanın kalem kağıda sarılıp metaforlarla dolu şiirler yazası geliyor ama pek öyle kolay değil elbet, ben ancak bu satırları kaleme alabiliyorum işte" diyen bir Onur var ;)
***
Bugüne kadar milyonlarca insan, Nobel Ödüllü, Şilili Neruda'nın şiirlerinin tadını çıkardı. O gün gibi açık; doğaya hayran, aşk soneleri yazan coşkulu bir şair aynı zamanda ülkesi için mücadele veren siyasetçi olarak devrimci bir dünya görüşüyle de şiirler yazdı.
"Neftali Ricardo Reyes Basoalto olarak doğdum. 14 yaşımda daha Santiago’ya gitmeden adımı değiştirdim babam yüzünden. Mükemmel bir insandı, gelgelelim şairlere, özellikle bana karşı idi. Hatta işi kitaplarımı ve not defterlerimi yakmaya kadar götürdü. Onun görüşüne göre, mühendis, doktor, mimar olmalıydım çünkü diyordu, insanların bu gibi kimselere ihtiyacı var. Oğlunun toplum içinde sivrilmesini görmek isteyen, orta sınıfın köylülükten gelme bütün insanları gibiydi. Babamın gerçeği fark etmesinden en çok korktuğum günlerde -çünkü böyle bir şey felaket olurdu- bir dergiyi karıştırdım ve orada Çek Jan Neruda imzalı bir hikaye gördüm. Tam o sıralarda bir şiirimle yarışmaya katılmak üzereydim. O zaman Neruda soyadını seçtim ve ad olarak da Pablo adını aldım. Bu adın bir kaç ay sonra geçip gideceğini sanıyordum…"
"Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı" kitabında geçen şiiri düşünüyorum haftaya başlarken, sizleri benimle birlikte düşünmeye davet ediyorum
"Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,
Bir yabancı ile konuşmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Heyecanlardan kaçınanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
görmek istemekten kaçınanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,
Hayallerini gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına
çıkmamış olanlar,
Yavaş yavaş ölürler..."