Ufka bakmayı çok seviyorum, çok uzaklara.. Görebildiğim kadar uzağa.

Anadolu'da bir kapıyı çaldığınızda sizi aç bırakmaz....

Ufka bakmayı çok seviyorum, çok uzaklara.. Görebildiğim kadar uzağa.
Gün doğmadan uyanırım. Çocukluğumun bana getirdiği alışkanları yaşamayı çok seviyorum. Zaten kişiliğimiz de tam da o yaşlarda şekillenmedi mi? Hayvan sevgisi, doğa sevgisi, bilgimiz, kendimize ait özel tercihlerimiz.. Hepsi o yaşlarda şekillendi. Karakterimizin %99'luk kısmına o yaşlarda sahip olduk. Yaşamın geri kalanı ise sadece çocukluğumuzda sahip olduğumuz o karakteri taşımaktı o kadar. O nedenle mesela yaşınız 50'lere de gelse içinizdeki çocuk size her zaman bir şeyler söylüyor.

Ufka bakmayı çok seviyorum, çok uzaklara.. Görebildiğim kadar uzağa. İnsanları tanımak için de bunu yapıyorum. Bir insanla görüştüğümde neler düşünüyor, geleceğinde ne var, o insanın ufkunda ne görünüyor onu tahmin ediyorum. Ve sonrasında o ufkun ötesinde birlikte neler yapabileceğimizi hesaplamaya çalışıyorum. Bu benim için bir keyif. Belki bir analiz yeteneği.

Genelde şuna rastlıyorum. Özellikle bilginin gücünü elinde bulunduranlarda. Yaşı 80'e bile gelse, bilginin gücünü elinde barındıranlar Türkiye'de şunu yapıyor: Paylaşmamak. Bu bilgi benim demek! Bu onların hayatlarında yaptıkları en büyük ama en büyük hata. Bilginin paylaşılmaması, keşiflerin söylenmemesi, "bu benimdir" demek bir insanın hayatında yapabileceği en büyük hata bana kalırsa. Yaptıklarınızla, yaşattıklarınızla, anı bıraktıklarınızla, düşüncelerinizle sonsuza gitmek ile ölüp toprağa karışmak arasında büyük bir tercih yapıyor insanlar.

Bildiğim her şeyi söylerim. Elimdeki her türlü gücü, imkanı, sahip olduğum, olabileceğim her şeyi ama her şeyi paylaşırım. Bu bazen garip karşılanır, bazen yahu Can sen ne yapıyorsun denir. Cebimde 100 TL kaldıysa ve buna bir başkasının ihtiyacı varsa, aç kalacağımı bile düşünmeden çıkarır veririm. Bu çok garip bir duygu. Ama yaparım bunu. Ve tam da bu yüzden ülkemle gurur duyarım. Neden biliyor musunuz? En kötü zamanınızda, en ama en dipte hissettiğiniz anda bile bu ülke size bakar. Anadolu'da bir kapıyı çaldığınızda sizi aç bırakmaz. Ama buradaki sihir "pozitif olmak ve ne istediğini bilmek". Gerisi kendiliğinden geliyor.

"İlerlemek ve muasır medeniyetler seviyesine çıkmak" ne demek biliyor musunuz? Bildiğiniz bilgileri paylaşmak, vardığınız ufku herkese göstermek ve insanlardan o ufkunda ötesinde şu da var demelerine neden olmak. Hepimizden üstün milyonlarca zeka var. Bizim bulduklarımızı, bizim düşündüklerimizi emin olun milyonlarca insan bizden belki 100 yıl önce düşündü. İnsanın en büyük hatası, kendisini evrenin merkezinde görmesi. Her birey kendisini evrenin merkeziymiş gibi hissediyor. "Ben olmazsam yapamaz", "ben olmazsam, o iş olmaz" düşünceleri içerisinde mesela. Tüm bu "ben-merkezci" davranışlardan uzaklaşıp, eteğinizdeki taşları nasıl dökeceğinizi hesapladığınız bir Pazar günü olsun bugün.

Bildiğiniz her türlü bilimsel bilgiyi, araştırmayı, sizin için "en gizli" sandığınız tüm araştırma notlarını paylaşın bilginin gücüne sahip insanlar.. Bu ülkenin gençlerinin araştırma ve deneyimle elde edilmiş "kadim bilgilere" ihtiyacı var. Bunu yapın.

Can KAYACILAR

Biyolog, Davranış Bilimci (Neuroscientist, MSc), 
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok