Travmalar.. Yaşanılan o derin acılar.. Gördüklerimiz.. İşittiklerimiz.

Geçtiğimiz hafta ve belki çokça uzun bir süre daha bu kronik stresi yaşayacağız.

Travmalar.. Yaşanılan o derin acılar.. Gördüklerimiz.. İşittiklerimiz.
Travmalar.. Yaşanılan o derin acılar.. Gördüklerimiz.. İşittiklerimiz.. Geleceğe yönelik kaygılarımız.. Bizzat yaşadıklarımız.. Hepsi yaşamımızda "kronik stres" dediğimiz olgunun yaşanmasını sağlıyor bizlerde.

Geçtiğimiz hafta ve belki çokça uzun bir süre daha bu kronik stresi yaşayacağız. Stres anlarında davranışlarımızdan, düşünce kalıplarımıza, yaşamlara bakışımıza kadar her şey alabildiğine değişebiliyor. Üzüntü, bunalmışlık, tükenmişlik hissi bir anda yerini öfkeye, kızgınlığa dönüştürebiliyor. Bu anlık olarak verdiğimiz bir tepki elbette.

Sürecin bu şekilde devam etmesi ise bizlerde kurtulmakta çok zorlanacağımız hastalıkların gelişmesine yol açıyor. İmmün sistem hastalıklarının temelinde kronik stres var, sindirim sistemi problemlerinin altında da kronik stres var, kanserin, Alzheimer'ın, diyabetin hep altında kronik stres var. İnmeler, tansiyon problemleri hep yaşadığımız bu sürecin bir sonucu.. Ve bir adım ötesinde de akıl hastalıkları, majör depresyon, bipolar bozukluklar gibi bir çok problem de bizleri bekliyor.

En değerli hazinemiz beynimiz.. Bedenimiz.. Ona çok iyi bakmalıyız. Bu süreçte özellikle stresin yönetilmesinde kendi iç sesimizi dinlemeliyiz. Ama tüm bu süreçte, tüm Türkiye'nin desteğe ihtiyacı çok ama çok fazla. Stres azaltıcı şeylerin başında "dayanışma ile üretim" geliyor mesela. Vasıf bakmadan, sosyal etkisi olabilecek her türlü ürünün üretilmesi için seferber olmalıyız. Tarımla daha fazla haşır neşir olmalıyız örneğin. Üretmeliyiz. Elimizden ne geliyorsa üretime adamalıyız kendimizi.

Psikologların ve psikiyatrların çağrılarına bu konuda çok ihtiyaç var. Türkiye toplumu stresini nasıl azaltır? Bu konuda neler yapmalıyız? İnsanlarımız neler yapmalı? Nasıl yönlenmeli? Kapsayıcı, herkesin geleceğe daha sağlıklı ve sıkıca tutunmasını sağlayacak bir çerçeve çizmeliyiz. Bu konuda içimizden paylaşımlar olursa, ben de seve seve paylaşırım herkesle.

Kendimce çözümler üretmem gerekirse, geçmişten bu yana hep söylediğim şeyleri yeniden tekrar etmem gerekecek. Antioksidanlarca zengin beslenmek, stresin azaltılmasında çok etkili. Polifenoller stresi alabilecek güçteler. Mor sebze ve meyveler, yüksek doz D vitamini, zeytin polifenolleri, biberiye polifenolleri, rezene biyoaktif bileşenleri hep bu konuda aktif rol oynuyorlar.

Tüm bu bahsettiklerimi uygulamak ve öğrenmek gerekiyor. Öğrenmek ve öğretmek için de "Sağlıklı Yaşam Köyleri", "Sürdürülebilir Yaşam Köyleri", "Rehabilitasyon Köyleri", "Rejenerasyon Köyleri", "Etki Köyleri" adına ne derseniz deyin, bu tarzda yaşam alanları oluşturup, insanlara stresle mücadeleyi öğretmek ve streslerinin azaldığını (tükürükten düzenli kortisol ölçümü gibi) orada kendilerine uygulanan yöntemlerle, beslenme ile, egzersiz ile göstermek gerekiyor. Bu konuda çok detaylı projeler üzerinde lisanstan beri çalışıyorum. Henüz hayata geçirme fırsatım olmadı ama gözlerimi kapamadan mutlaka yapacağımı umuyorum.

Stresle mücadele "öğrenilmesi gereken" bir olgu. Ve bunu öğrenmek gerekiyor!

Can KAYACILAR

Biyolog, Davranış Bilimci (Neuroscientist, MSc)
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok