Satranç oynayan makine.....

Bilgisayar, bir insan zekasını alt edebilecek mi, edemeyecek mi?

Satranç oynayan makine.....
1770 yılında Wolfgang Von Kempelen adında bir Macar, adını Türk koyduğu satranç oynayan bir makine yapmıştı. Bir satranç tahtası ve taşları oynatabilen insan görünümünden oluşan bu otomat dünyayı dolaşarak 15 satranç ustasını ve Napoleon Bonaparte’tan Benjamin Franklin’e kadar birçok rakibini alt etmişti.

O yüzyılda da bazı fiziksel görevleri yerine getirebilen teknolojiler olmasına rağmen insanlar bu makineden çok etkileniyordu.

Ancak etkilenmekte de haklıydılar.

Çünkü söz konusu “Mekanik Türk”, bir makinenin beceremeyeceklerini yapabiliyor; oyunda olası hamleleri düşünebiliyordu. Herkesi hayrete düşüren de tam olarak buydu:
Bir makinenin zekice davranabilmesi.

Hakkında birçok makale ve kitap yazılan düzeneğin sırrı ise bir gazeteye satılınca tam 65 yıl sonra ortaya çıkacaktı: Meğer makinenin içinde oturan ve dünyayı gezen gerçek bir satranç ustası varmış. 

*

Şunu fark ettim: Tarihten bu yana yapay zeka alanındaki çalışmalarda “satrançta yenebilme” hep bir kriter oluşturmuş.
Ve soru hep şu olmuş:

Bilgisayar, bir insan zekasını alt edebilecek mi, edemeyecek mi?

Nitekim, ne zaman IBM tarafından geliştirilen Deep Blue, Dünya Satranç Şampiyonu olan Garry Kasparov’dan daha fazla hamleyi hesap ederek onu yenmeyi başarmış, işte o zaman yapay zeka konusunda yeni bir dönemin de başladığı kabul edilmiş. Bu da 1997 yılına denk geliyor.

*

“Robot” sözcüğü Çekçede “angarya”yı ifade eden “robota”dan geliyor. Düşünce odur ki, insan, vaktini gereksiz yere alan veya sıkıcı işleri robotlara verebilsin; kendisi de böylelikle zihinsel veya yaşamda daha anlam vadeden işlere yönelebilsin.

Fakat, robotlarla, makinelerle, yapay zekayla ilişkimiz farklı bir modele evriliyor.

Zevklerimizin yapay zeka tarafından irdelenip, önümüze seveceğimizin varsayıldığı film tiplerinin, müziklerin konulduğu bir dünyada yaratıcılığı nasıl koruyacağız?

*

Geçtiğimiz aylarda ilgimi çeken bir gelişme vardı: Amerika Yazarlar Birliği, Hollywood tarihinin en uzun soluklu, tam 148 gün süren işçi grevini gerçekleştirdi. Nedeni de neydi biliyor musunuz? Tabii ki “yapay zeka”.

Çünkü, ChatGPT gibi araçların stüdyolar ve yayıncılar tarafından kullanılması artık senaristler için de risk oluşturuyor.

Grev işe yaradı, yazarlar kendileri için bir koruma elde etti ve yapımcıların yapay zekayı insanın yerine değil; ancak insanın tamamlayıcısı olarak kullanabilmeleri koşulu getirildi.

Baktığımızda, ne çok şey insana özgü: Bilinç sahibi olmak, fikir yürütmek, empati, duyguları aktarmak,...
Hatta, ilk örnekteki Kempelen’in yaptığı “hile” bile öyle.

Sizlerin, çok farklı sektörlerde yönetici, eğitimci, çalışan olarak rol aldığını veya kendi işini yaptığını biliyorum.
Peki, yapay zeka ve insana özgü nitelikler iş alanlarınızda sizce nasıl harmanlanabilir? Neler düşünüyorsunuz?

Paylaşımlarınız hepimize ışık tutacaktır.
*


*Bir duyuru:
Türkiye turnem  kapsamında, 24 Kasım-4 Aralık arası Ankara'dayım. Eğitim, söyleşi planlamalarımız ve olası iş birliklerimiz için bir araya gelmek isterim.

Damla Ömür Tantekin

Founder of D Strategy | Advisor |
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok