Sadettin Kaplan

Beni defnettikten sonra vefat ettiğimi duyurun. İnsanların işi gücü var.

Sadettin Kaplan
Gönlümden...
Sadettin Kaplan
Sadettin Ağabey Gebze'de oturuyordu.
Belinden rahatsızdı.
Bir üçkağıtçı arkadaşımız var ama bu işlerden çok iyi anladığını söylüyorlardı. Altında lüks bir araba ile şehir şehir Türkiye'yi gezer çağırdıkları hastalara tedaviye giderdi. Hastaları arasında hemen herkesin tanıdığı bir çok ünlü vardı.
Biri de Banker Kastelli idi.
Bir gece yarısı rahatsızlanınca çağırmışlar, gidip tedavi etmiş. Dışarıdaki arkadaşlar ne kadar istiyorsan versinler demiş. O da bugünkü para ile meselâ otuz, kırk bin tl civarında para almış gitmiş. Ertesi gün çağırmış Kastelli. "Sen, nasıl bu kadar para alıyorsun? Beş dakikalık bir iş için bu kadar para mı istenir, utanmadın mı?" falan diye sorguya çekince arkadaş cevap vermiş. "Efendim, çok evet. Ama ben parası olmayanlardan almıyorum. Siz de parası olanlardan alıyorsunuz. Bu paraların bir kısmı o insanların tedavisi için."
Kastelli "Haa, o zaman başka" demiş.
Bir gün Eskişehir'e geldi. Bir arkadaşımız da belinden rahatsız, neredeyse yürüyemiyor. Arkadaşımız da üst düzeyde bir bürokrat. Gittik o üç kağıtçı dediğim vatandaşla. Üç kağıtçı dediysem benim hayatımda gördüğüm en farklı insanlardan biri. "Polisim" dese inandırır, "Doktorum" dese inandırır. "Şoförüm" dese inandırır. Hiç bir şekilde yüzünde yalan söylediğine dair bir ifade bulamazsınız.
Arkadaşın yanına vardık. Rahatsızlığı had safhada. Anlattım ama bürokrat olan arkadaş da çok pipirikli. Öyle her şeye inanmaz. Bir taraftan da çok zor durumda, neredeyse yürüyemiyor.
Makam odasının kapısını örttük. Yere gazete yaydı. Arkadaşı yüzü koyun yatırdık zorla. Beline dokundu bir kaç defa. Sonra "kalk" dedi. Kalktı arkadaş. Sanki hiç bir şeyi yok gibi. "Otur, kalk" diye diye komut verdi. Arkadaş sapasağlam oldu.
Bunu görünce bu üç kağıtçı arkadaşı belinden rahatsız olan Sadettin Kaplan Ağabey'e Gebze'ye göndermiştim. Daha sonra aradığımda faydası olduğunu söylemişti Sadettin Ağabey. Kibarlığından mı öyle söyledi, gerçekten faydası oldu mu bilemem.
Sadettin Ağabey'in yüz civarında kitabı vardı. Bir kitabının adı ile başkaları kitap çıkarmıştı. Telefon edip söyledim " Ağabey, senin kitabının adı ile kitap çıkarmışlar" diye. Hiç tepki göstermedi, şöyle dedi; "Ben asker olarak görev yaparken haliyle adımı kullanıp yazı yazamıyorum, mahlas kullanıyorum. Benim başka isimlerle yazdığım hikayeleri bazı vatandaşlar alıp kendi adlarıyla yayınladılar. Bu da böyle olmuş, ne yapalım" demişti.
Dün Şerif Aydemir Ağabey'in Yaşamak Geçti Başımdan adlı kitabından bahsetmiştim. Bu kitapta Sadettin Kaplan'dan da bahsetmiş Şerif Ağabey. Onu okuyalım;
"19 Kasım 2015 Perşembe günü saat 11 sularında Eskader'in kapısını aralayıp içeri süzüldüğünde hızı kesilmiş, bütün heybeti ve şirinliği budanmıştı adeta. Selâm verdi, bir sandalyeye ilişti. Yüzü safran gibi, mahzun ve melül.. Gözleri bulutlanmış, ha yağdı ha yağacak. Göğsünde yaralı bir serçe çırpınıyor. Benim ürkek bakışlarımı avucuma aldı; usul usul, yutkuna yutkuna titreyen dudaklarından şu dizeler akıp geldi:
Bakma öyle uzaklara kahırla,
Mektubumun cevabını tez gönder.
Son cümleyi dudağınla mühürle,
Selâmını kirpiğinle yaz gönder.
Ter kokundan iki demet oluştur,
Her yanaktan birer tutam bölüştür,
Gözyaşını gülüşüne iliştir,
Deli dolu kahkahandan az gönder.
Bilirim seni de kahreder acım,
Ölürsem felekten kim alır öcüm?
Kalmadı hasrete dayanma gücüm,
Ümit gönder, sevda gönder, naz gönder.
Gül dalında bitirdiğin gönlümü,
Gam çölünde yitirdiğin gönlümü,
Gidiyorken götürdüğün gönlümü,
Ak kağıtta imza diye ez gönder.
O gün geldiği gibi bir hayalet sessizliğinde odadan dışarı kayıp gitti. Daha hiç görüşmedik. Duyduk ki 11 Haziran 2016 Cumartesi günü "göç" ilmuhaberini alıp Hakk'a yürümüş."
Sadettin Kaplan Ağabey hastalığının arttığı dönemde yanındakilere şöyle tembih etmiş; "Beni defnettikten sonra vefat ettiğimi duyurun. İnsanların işi gücü var. Telâşa yapıp buraya kadar gelmesinler."
Biz de daha sonra duymuştuk zaten.
...
Şehitlerimize, bu toprakları vatan yapanlara, atalarımıza, Sadettin Kaplan Ağabey'e, geçmişlerimize rahmet olsun.
Fatihalarla...

Mehmet Ali Kalkan

Bir 2 kişi, oturan insanlar ve iç mekan görseli olabilir