"Helallik Meselesi"

Herkes birbirine sık sık "Hakkını helal et!" der durur.

"Helallik Meselesi"
"Helallik Meselesi"

Muhafazakar camianın dillere destan kültlerinden biridir.

Herkes birbirine sık sık "Hakkını helal et!" der durur.

Helallik kavramını inanılmaz ayaklar altına almış vaziyettedir, camianın ekseriyeti, bu manada.

Kafasına göre takılan herkes, her sıkıştığında "Hakkını helal et!" deyip, çıkıverir işin içinden.

Araması gereken zamanda aramaz.

Hakkını #helal et.

Gelmesi gereken zamanda gelmez.

Hakkını helal et.

İşçisine, altındaki çalışana, ev halkına zulmeder.

Hakkını helal et.

Eşine, dostuna, kardeşine, ortağına haksızlık eder.

Hakkını helal et.

Komşusunun gıybetini yapar.

Hakkını helal et.

İşinin hakkını vermez.

Hakkını helal et.

Görevini ihmal eder.

Hakkını helal et.

Öyle kolay mı "hak helalliği" meselesi yani?

Diyelim ki karşıdaki, "Hakkımı helal ettim!" dedi.

Hadi diyelim bir de lafla değil hatta, bunu bile, isteye, seve, bayıla, içten, gönülden dedi.

Siz hakkını yediğiniz adamın veya kadının hakkını teslim etmeden, #hak ihlalini gidermeden, hakkına girdiğiniz kişi ya da kişilerin kayıplarını yerine koymadan, canını sıktıklarınızın hesabını, aldığınız vaktin, nakdin ya da beden ve/veya ruh sağlığının karşılığını tastamam ödemeden, o işten öyle bir lafla, kuru helallik istemekle kurtulmuş mu oldunuz yani?

Hadi oradan!

Olacak iş mi #Allah aşkına?

Buna cidden inanan, bununla kendini oyalayan, kalbini, ruhunu, vicdanını teskin eden var mı gerçekten?

Ben küçükken hacca, umreye giden insanlar, aylarca ev ev gezer, borcu varsa, borcunu öder, hakkına girdiği, arası bozuk olan, kırdığı, incittiği, kötülük ettiği, canını sıktığı insanlarla helalleşirdi.

Bu ama öyle, şimdiki bizim yaptığımız gibi bir helalleşme değildi.

Karşı karşıya, bedelini ödeyerek, sorumluluk üstlenerek alınan sağlam helalliklerdi onlar.

Şimdi çoğumuz helalleşmelerimizi cenaze törenlerimize bırakıyoruz.

Orada gelenekselleşen bir törensel adetle, ölen insan için, cenazeye gelenlerden helallik isteniyor.

İşin dini altyapısını, kaynaklarını ben bilmiyorum.

Ama din de, tüm diğer işler gibi, aklı önceleyen bir kurumdur.

Aklınıza yatıyor mu sizin, orada verilen helalliklerle, hakkına girdiğimiz insanlarla helalleşeceğimiz?

İyisi mi biz kimsenin hakkına girmeyelim!

Hele de helalleşme imkanımız asla olmayan insanların hakkına girmek, o işte, insanın canına okur bence.

Makam mevki, iktidar devlet, yetki sahibi insanların işi çok daha zor!

Aldığınız veya almadığınız kararlar, doğru ya da yanlış hüküm verdiğiniz işler, tanımadığınız ve sayması mümkün olmayan sayıda insana dokunuyor.

Bu kadar çok insanla nasıl, nerede, ne zaman helalleşeceksiniz?

Mümkün mü?

İnananların, inandıkları için kötülükten uzaklaşmaya, iyiliklere yakınlaşmaya gayret ettikleri bir ayda, mübarek Ramazan-ı Şerif'teyiz.

Bari bu zamanlarda kendimizi bir miktar daha akıl ile, izan ile, insaf ile, vicdan ile hesaba çekelim ve yanlışlarımızı düzeltmeye gayret ederken, bunu beynimizin süzgeçlerinden geçirerek yapalım!

Dr. Ejder ORMANCI

Yönetim Danışmanı&Kurucu@DNO Değişim Yönetim Danışmanlık Hizmetleri; 


Bu resim için alternatif metin açıklaması yok