Gurbet

Şiirler, şarkılar, filmler, romanlar hep gurbeti anlatır.

Köyünden en yakın kasabaya, kasabadan ilçeye, ilçeden o ilçenin bağlı olduğu ya da sınır komşusu olduğu ile, daha cesurlar İstanbul, Ankara, İzmir gibi en büyük şehirlere ve hatta çok maceraperestler veya canı çok yananlar, keyfi en kaçıklar başka başka ülkelere giderler.

Bunlara oldum olası #gurbet denile gelmiştir.

İş için giden olur.

Okumak, eğitim almak için gidilir bazen.

Bazen karnınız doymaz doğduğunuz topraklarda, çeker gidersiniz rızkınızı aramaya.

Bazısı kaçar gider.

Kimisi sever gider.

Her gitmenin bir öyküsü, tüm gurbet hikayelerinin muhakkak surette bir arka planı vardır.

Kolay değildir keza insan için doğduğu, büyüdüğü, anılar biriktirdiği, sevdiği, sevildiği, ilkleri yaşadığı toprakları terk edip de, başka diyarlara yelken açması.

Tabii özgür ruhlar, deli gönüller, çılgın karakterler de yok değildir.

Macera uğruna yollara düşen, zevk için, keyif için, insan ve coğrafya tanımak uğruna gurbeti sılaya bile, isteye tercih edenler de yok değildir elbet.

Giderken bilemezsiniz asla, gittiğiniz yerin geldiğiniz yerden daha iyi olacağını.

Muammalar denizinde yol alır gibi hissettirir gurbet insana kendisini.

Dünya koskoca bir küremsi gezegen.

Karalarla, kıtalarla, çöllerle, ormanlarla, uçsuz bucaksız okyanuslarla, denizlerle, göllerle, akarsularla dolu.

Milyarlarca insan her gün bir yerden başka bir yere hareket halinde, kısa veya uzun mesafe.

Bugün çeşitli sebeplerle, yaşlılıktan, hastalıktan, ekonomik nedenlerle hareket edemeyenler de ya geçmişte ettiler ya da gelecekte edecekler.

İnsan ömrünün büyük bölümü yollarda, yolculuklarda geçer.

Ama onlar hep geriye dönüşü olan ve bu dönüş zamanlı, planlı olan yolculuklardır.

Gurbet ise biraz daha farklıdır.

Bir belirsizlik yumağıdır gurbet.

Biraz karanlıkta havaya kurşun sıkmak gibidir.

Hedefi görmeden, o hedefe ulaşmaya çalışmaya benzer bir miktar.

Yıllarca insanlarımız Almanya başta olmak üzere, İkinci Dünya Savaşı sonrası adeta yerle bir olan Avrupa ülkelerini yeniden ihya etme seferberliklerinde ter döktü.

Almancı, gurbetçi hikayeleri filmlere, dizilere, romanlara, öykülere, masallara konu edildi.

Siyasi düşünceleri sebebiyle yurt dışında yaşamak zorunda kalan yazar, çizer, düşünür, şairler gördü bu ülke.

Bu ülke, 600 yıl bir imparatorluğu yöneten Osmanlı hanedanının kalan son üyelerini bile gurbete yolladı.

Nice canların yıllarına, sağlıklarına mal oldu bu zorunlu gurbetlik öyküleri.

Yurtdışında en ağır işlerde çalışan gurbetçilerimiz tam oh diyecekleri, kazandıklarını kendi memleketlerinde afiyetle yiyecekleri zaman, kötü çalışma koşulları sebebiyle yakalandıkları ölümcül hastalıklardan dolayı, erken yaşlarda vefat ettiler.

Libya'da mı iş var oraya koştular.

Türk Cumhuriyetleri Sovyet rejiminden mi kurtuldu, oranın ihya ve inşası mı gerek, hemen yola koyuldular.

Bizim gurbetçilerimiz çok çekti.

Peki sizce nedir ve neresidir #GURBET?