Gelecek nerelere gelmiş..

Bunu diyorum, çünkü Dünya'daki bilim de değişiyor, teknoloji de, çevre de, çehre de..

Gelecek nerelere gelmiş..
Gelecek nerelere gelmiş..

Bunu diyorum, çünkü Dünya'daki bilim de değişiyor, teknoloji de, çevre de, çehre de.. Her şey süratle değişiyor.

Sabahın erken saatlerinde baktığım bir makale beni gerçekten çok etkiledi.

Makalede tam olarak şunu yapmışlar.. Bizim de üzerinde yoğun olarak çalıştığımız antioksidanca zengin bir bitkisel yağın, bileşen kompozisyon analizini yapmışlar. Sonrasında "molecular docking" dediğimiz sistemlerle yağın içerisinde bulunan tüm bileşenlerin, gen düzeyinde nerelerde etkin olabileceğini hesaplamışlar.

Bu etkinin hastalık ya da genel etki düzeyinde nelere iyi geleceğini net bir şekilde eşleştirip bulmuşlar.

Gerçekten hayran kaldım çalışmaya.

Aşağıda listeye çok dikkatli bakmanızı istiyorum. Çünkü "hocam neye iyi geliyor?" sorusunun cevabı burada yatıyor.

Tükettiğimiz biyoaktif bileşenlerin tek bir etkisi yok. Bir çok etkiyi, çokça farklı moleküler mekanizmalar üzerinden gösteriyorlar. Mesela bu bitkisel yağ, karaciğer yağlanmasına en iyi gelirken, ikinci olarak zatürreye iyi geliyor, üçüncü olarak da hafızanın güçlendirilmesine..

O nedenle konu çok karışık. Bu karışıklığın karşılığında da birimize çok iyi gelen bir şey, bir diğerimize iyi gelmeyebilir. Tam da bu nedenle her şekilde bilimsel olarak ilerlemeliyiz. Ne ürettiğimizi bilmeliyiz. Ne geliştirdiğimizi bilmeliyiz.

Size bir şey daha söylemek istiyorum. Bilim dünyası düzenli bir dünya. Yani görüşlerin teyit alınıp yayınlandığı, komisyonlarca değerlendirilen bir dünya. PubMed gibi ScienceDirect gibi devasa bilimsel yayın platformları var. Bu yayın platformlarında tarama yapan ve olası moleküler düzeyde bilimsel ilişkileri ortaya koyacak Yapay Zeka algoritmaları geliştirilmeye başlamış bile. Yani bu ne işe yarar sorusunun cevabını çok detaylı olarak, bilimsel araştırmalardan süzüp çıkaran, moleküler mekanizmalarını açıkça ortaya koyan muazzam bir gelecek bizleri bekliyor. Bu yapay zekanın geleceği, şu an meltem tarzında esen "iyileşme" konusunu, devasa bir kasırga ile süpürüp götürecek gibi duruyor.

Doğa devasa bir laboratuvar.. Her türlü hastalığın "şifası"nı üretiyor. Ama onları bulmak, onları doğru kombinasyonlarda bir araya getirmek, bilim insanlarının işi. Teknolojinin işi. Konuyu doğru kavramanın işi.

Yapay zeka aklınıza gelen her şeye ama her şeye inanılmaz bir ivme katacak. Nasıl ki biz şu an yol tariflerinde telefonlarımızdaki "maps" uygulamalarına güveniyorsak ve bizleri en kestirmeden varacağımız yere eksiksiz götürüyorsa, gelecekte söz yapay zeka programlarında, uygulamalarında olacak. Çünkü milyonlarca algoritma yani hep size geçmişten beri bahsettiğim "kümülatif zeka" çıkarımların en doğrusunu yapabilecek güçte. Yapay Zeka Çağı bitmek tükenmek bilmez tartışmalara da son noktayı koyacak gibi duruyor. Çoğu tartışmanın girdabında boğulan "bana göre öyle, bana göre böyle" cümleleri geçmişte kalacak.

Ve şimdi.. Dünya Yapay Zekanın o devasa uzay gemisinde ışık hızında yolculuk ederken, biz ne yapacağız?

Kendi gemimizi inşa edecek miyiz?

Can KAYACILAR

Biyolog, Davranış Bilimci (Neuroscientist, MSc)
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok
Resmi daha büyük görmek için etkinleştirin,