Elma mesela.. Kesildiğinde neden kararır? Patateste öyle..

Süperkritik akışkan teknolojisi "enzim inaktivasyonunda" çok önemli bir görev görüyor.

Elma mesela.. Kesildiğinde neden kararır? Patateste öyle..
Enzimler.. Nasıl çalıştığını tam olarak hala anlayamadığımız ama çalıştıklarında gerçekten aklımızın sınırlarını zorlayan hızda işlem yapan muhteşem yapılar.. Hayatımızı ya da "hayat denilen şeyi" moleküllere değil, moleküllerden enzimlere giden yolda aslında enzimlere borçluyuz.

Oksijen gibi reaktif ve oksitleme özelliği inanılmaz derecede yüksek bir atmosferde yaşamamıza izin veren tek bir enzim var mesela.. İsmi "katalaz". Bu enzimin varlığını, çalışma prensibini ve yaptığı işi duyduğumda gerçekten yaşadığım o inanılmaz sarsılmayı anlatamam. Hala da öyledir, katalazı anlatırken tüylerim diken diken olur. Neden biliyor musunuz? Enzim dediğimiz şey, bir maddeyi, bir bileşeni alır, başka bir maddeye parçalar genellikle. Mesela odunu, talaşa çevirmek gibi düşünebilirsiniz. Tabi bunu ne hızda yaptığınız çok önemli. Bizi atmosferin radikal ortamında yaşatan katalaz enzimi SANİYEDE 2.8 milyon hidrojen peroksit molekülünü, oksijen ve suya parçalıyor! Bu dünya üzerindeki en hızlı enzim.. (https://lnkd.in/dgxgwnYe). Gerçekten vücudumuz muazzam yapılar içeriyor. O nedenle ona iyi bakmak en önemli borcumuz. Çünkü yaşam denilen aslında en değerli şeye sahibiz.

Anlatacağım çok şey var, o nedenle konumuza geri dönelim. Elma mesela.. Kesildiğinde neden kararır? Patateste öyle.. Daha bir çok sebze-meyve-yemiş bütünlüğü bozulduğunda çürümeye doğru gider.. Kararma reaksiyonundan sorumlu enzimin ismi "fenol oksidaz". Doku bütünlüğü bozulduğunda, bu enzim akıl almaz hızda çalışıp, elmanın içerisinde bulunan tüm fenolleri oksitlemeye başlıyor :) Garip dimi. Ve elmada doğrudan kararmaya başlıyor.. Bu aslında hem gıdanın raf ömründe, hem de meyve suyu elde ettiğimizde çok büyük problem..

Lafı fazla uzatmadan yazacağım.. Süperkritik akışkan teknolojisi "enzim inaktivasyonunda" çok önemli bir görev görüyor. Yani sadece ekstre üretmede değil, enzimleri inaktive edip, gıdaların raf ömrünü uzatmada bu teknolojiden faydalanmamız lazım. Unların raf ömrü mesela.. 1 yıl değil, belki 20 yıl olabilir. Buğdayları tam da bu teknoloji ile istediğimiz kadar stoklayabiliriz (https://lnkd.in/dpkux3Eq). Eski tarihli bir yayın ama yine de baya fikir verebilir bu makalede. (https://lnkd.in/d8yEMeRG).

Nasıl yapacağız diye hiç endişelenmeyin. Örneğin endüstriyel ölçekli bir süperkritiğiniz olacak. 80 ton/gün buğday işleyen mesela. Sonra bu tesis ile buğdayları bütün olarak hiç işleme tabi tutmadan süperkritik sisteme yükleyeceğiz, süperkritik karbondioksit ile buluşturacağız ve sonrasında tekrardan çıkaracağız. Çok basit aslında. Otoklav yapmak gibi :) Sonrasında tamamen steril (hiç bir mikrobiyal yük olmayan), enzimleri susturulmuş buğdaylar elde edeceğiz. Bu buğdaylar istediğimiz zaman un olarak öğütülüp, tüketilebilir. Aslında bu teknoloji tam olarak "uzay teknolojisi". Hani hep derler ya "uzay gıdası" yapalım diye.. Bu o oluyor. Mars'a un götüreceksiniz, bu unlardan götürmeniz lazım.

Arşen Process

Can KAYACILAR

Biyolog, Davranış Bilimci (Neuroscientist, MSc)