Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 18, 2020 0
Editor Temmuz 1, 2020 0
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 15, 2020 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 26, 2024 0
Editor Ocak 8, 2020 0
Kanser tedavisi olan hastalarda cinsel yaşam biter mi? İstanbul Okan Üniversitesi...
Editor Şubat 2, 2020 0
Şah İsmail’den gelen bir hediye Osmanlı tahtını sarstı.
Editor Eylül 19, 2021 0
Bahattin K., rüşvet alırken suçüstü yakalanıp tutuklanmıştı.
Editor Mart 25, 2021 0
DEVA Partisi ve Sol Parti'nin de eklenmesiyle bu sayının 19'a yükseldiğini kaydetti.
Editor Ocak 26, 2021 0
TÜRKİYE’NİN ÖNCELİĞİ FİYAT İSTİKRARI
Editor Ekim 25, 2021 0
Growtech 20. Uluslarararası Tarım Fuarı, 24-27 Kasım’da Antalya’da Ziyarete Açılıyor
Editor Ocak 8, 2020 0
İslam, havada asılı soyutlanmış bir topluma gelmedi. Tarihin çetin coğrafyalardan...
Editor Mayıs 12, 2020 0
“Misyonumuza kendisini adamış bu dört kişinin New Museum kuruluna katılımları için...
Editor Haziran 20, 2020 0
Diyanet: Amacımız faizle mücadele
Sonra Türkiye'nin bu devasa üretim kapasitelerinin geçmişlerine baktım.. Yani Türkiye'de çay nasıl yetiştirilmeye başlanmış? Kim akıl etmiş? Makineleşen tarıma aslında elverişsiz, alabildiğine diklik arazilerde çay, hep mi varmış? Ve sonra karşınıza muhteşem hikayeler çıkıyor..
Çay konusu mesela.. Cumhuriyet'in kuruluş yılları.. Ülkemizin yetiştirdiği İstanbul Halkalı Ziraat Yüksek Okulu mezunu Ali Rıza Erten.. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde çay ve narenciye yetiştirilebilir diye hem denemeler yapıyor, hem de devlete raporlar gönderiyor.. Sene 1923.. Devlet, Doğu Karadeniz'de çay yetiştirilmesi konusunda bir heyet görevlendiriyor.. Heyetin Başında Ziraat Genel Müdürü Zihni Derin Bey var.. Zihni Derin Bey, Batum'dan çay tohumlarını gümrükte sorun yaşamaması adına bir bastonun içerisinde getiriyor.. Ve sonrası uzunca bir ıslah çalışması başlıyor.. Ve aslında çayın ülkemizde öyle çok gerilere giden bir tarihi yok.. Ve tüm bu çalışmalar sayesinde biz Dünya çay üretiminde en üst sıralardayız..
Türkiye'de şeker tarımının başlangıcı da çok ama çok enteresan.. Uşak ilimizden Molla Ömeroğlu Nuri Şeker.. Avrupa'dan şeker pancarı tohumlarını gizlice getiriyor.. Şeker pancarı ekimlerini kendi ilinde yapıyor.. Defalarca.. Senelerce.. Hatta öyle ileri gidiyor ki, şeker pancarından, şeker elde etme prosesini yani kireçlemeden tutun da diğer prosesleri kendisi geliştiriyor.. Sonrasında ise konu devlete taşınıyor.. Sonrasında Nuri Şeker Bey, Atatürk'e de bu konuda bilgi aktarıyor, prosesler hakkında ikna ediyor ve sonrasında ülkemizin ilk şeker fabrikası Uşak'ta Atatürk'ün talimatı ile kuruluyor.. Ve bu proses ve fabrikalar sonra çok hızlı bir şekilde yayılıyor.. Uşak'ta bulunan fabrika halen Nuri Şeker'in ismini taşıyor.. Yani tükettiğimiz şekerin de tarihi öyle çok gerilere gitmiyor.. Hepsi bilimle, akılla, öngörü ile, azimle gerçekleşiyor..
Size iki örnek vermek istedim.. Ülkemizin iki büyük tarımsal değeri olan çay ve şeker pancarının tarihlerini çok iyi araştırmanızı istiyorum. Çok güzel detaylar var çünkü.. Diyorsunuz ki nasıl olmuş, nasıl yapmışlar.. Ve sonra en önemli detaya varıyorsunuz.. Bu insanlar şeker ya da çay üretelim, sadece para kazanalım, daha fazla para kazanalım diye bunu yapmıyorlar.. Başka bir zihniyetle bu işleri yapıyorlar.. Araştırıyorlar, deniyorlar, sonra devlete rapor edip, "ülkenin kalkınması adına, toplum adına" bu işleri yapıyorlar. Ne ama ne mutlu onlara! Ne büyük bir mertebe bana kalırsa.. Keşke onlar gibi olabilsek.
Cumhuriyetimizin 100. yılı, yeni yüzyılımız hepimize kutlu olsun!