“BİRKAÇ TANE ŞEHİT” İÇİN KANAYAN VİCDANLAR

“Birkaç tane şehidimizin” kaç kişi olduğunu ve isimlerini öğrenememiştik.

“BİRKAÇ TANE ŞEHİT” İÇİN KANAYAN VİCDANLAR

Siyasi liderlerin taraftarları, onların kendi değerlerini temsil ettiğine, bu değerlerin gerektirdiği davranışları göstereceğine inanırlar.

Geçmişte, liderlerin temsil ettikleri kitlelerin değerleriyle çelişen davranışlarına pek rastlamazdık. Liderler tutarlı olmaya ve ideolojilerine uygun davranmaya daha özenliydiler.

Ama günümüzde, eleştirel bakış açısını kaybetmemiş olan, taraftarların çoğu hayal kırıklığı yaşıyor. Özellikle “Cumhur İttifakı” liderleri kitlelerini olumsuz yönde şaşırtmaya devam ediyor.

Mesela MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ülkücü katili, Ermenici, Alman vatandaşı eski bir teröristin Viyana Büyükelçisi tayin edilmesine itiraz etmemesi de böyle bir örnekti. Bırakın itirazı tepki gösteren kendi milletvekili ve üyelerini azarlayarak “Reis ne derse öyle olacak” manasında ayar verdi. Bahçeli’nin bu tavrı MHP’de kalan “ülkücüleri” bir kere daha hayal kırıklığına uğrattı.

Bir başka örnek de Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın, Libya’da verdiğimiz şehitlerle ilgili ifadeleri ve bu konuyu soran Fox TV muhabirine verdiği cevaplar oldu.

“Libya’da birkaç tane şehidimiz var” demişti Erdoğan ve ilave etmişti “Şehitler Tepesi boş kalmayacak” diye..

Geçmişte şehitler için “kelle”, teröristbaşına ise “sayın” tabirini kullandığı “Sayın Öcalan orada aldığı kellelerin hesabını veriyor" sözünü bir sürçü lisan olduğunu varsaymıştık.

“Şehit cenazesi istemiyoruz” diyen vatandaşa, “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” dediğinde de ayaküstü beyanatın cilvesi olarak kabul ettik.

Bunları “bir zihniyetin dışavurumu” sayanlara “o kadar da olmaz” demiştik. Ama “birkaç tane şehit” lafı bizi yaraladı.

“Birkaç tane şehidimizin” kaç kişi olduğunu ve isimlerini öğrenememiştik. Yabancı basın 6 Türk askerinin ve 100 lejyonerin (Türkiye’den maaş alan ÖSO’ya bağlı paralı askerin) öldürüldüğünü yazıyordu.

İlk defa şehitlerimizin sayısını ve kimliğini devletimizden öğrenememiştik. Ama onları sessizce, tören yapmadan toprağa verdiğimiz bilgisi gizlenemedi. Yaralarımız iyice kanadı.

Nihayet Erdoğan’ın “Bizim kendimize ait Libya'da iki şehidimiz var” açıklamasıyla sayıyı öğrendik. Ama “kim, nerede, nasıl şehit oldu?” hala meçhul. Türkiye hesabına Libya’ya giden Suriye Milli Ordusu (ÖSO) mensubu paralı askerlerden kaç kişinin öldüğünü de hala bilmiyoruz.

*******************************************

KİMLER İÇİN MİLLİ YAS TUTULUR?

Libya’da verdiğimiz şehitler için yas tutulması, cenaze namazlarını binlerce insanın kılması beklenirdi. Bu durum Libya politikamızın doğruluğuna inanan siyasetçiler için milli birliği sağlayıcı bir unsur olarak değerlendirilebilirdi.

ABD’de halen dünyanın herhangi bir yerinde bir askerleri öldürülse bütün ülkede yas ilan edilmesine lüzum kalmadan özel/ resmi her yerde bayraklar yarıya indiriliyor.

Bizde uzun zamandır (toplu şehitler olduğunda bile) yas ilan edilmiyor. Reyhanlı’da 52, Suruç’ta 34 insanımızı kaybettiğimizde de, Suriye’de 52’si Afrin’de, üçer, beşer, sekizer toplamda 125 askerimiz şehit olduklarında da yas ilan edilmedi.

Ama AKP’li yöneticiler 91 yaşında eceliyle ölen Suudi Kralı için milli yas ilan etti. Kalp krizinden ölen Mursi’yi şehit sayarak yas ilan ettiler. Hatta Papa için bile yas ilan ettiler, bayrakları yarıya indirdik. Gazze için 3 günlük milli yas ilan edildi.

Birkaç tane şehit” için ise yas tutmayı bir yana bırakın, cenazelerini gizlice gömdük.

*******************************************

ERDOĞAN’IN CEVABI

FOX TV muhabiri Erdoğan’a “Libya’da şehitlerimizin olduğunu biliyoruz, muhalefet ‘şehitlerin isimleri neden açıklanmıyor’ diye soruyor” dedi. “Birkaç şehit ifadenize muhalefetten tepkiler var. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?” diye sordu.

Erdoğan şaşkın bir vaziyette, 11 saniyelik bir sessizlikten sonra, şöyle cevap verdi:

Bakın FOX önce gazete olsun, önce ciddi bir medya mensubu olsun, bunu bir defa öğrenmeniz lazım, yalan haber üretmeyi bırakın. Muhalefetin bu söylemleri de beni çok ilgilendirmiyor. Biz rakam da olur.... sayısal olarak o dediğiniz türde bir ifadeyi de kullanmış oluruz. Beni muhalefet mi yargılayacak?”

Erdoğan’ın tavrı ve cevabı birkaç açıdan incelenmeye değer:

a)    Erdoğan Libya politikasının doğruluğundan emin değildir. Verilen şehitlerin toplumsal vicdanı yaraladığını bilmekte olduğundan tedirgin ve ürkektir. Bu ruh haliyle şehit sayısını önemsizleştirecek bir ifade tercih etti. Ancak ağzından çıkan, milli değerlere, şehitlerimize olan saygıya çok uzak, duygusuz, şehitleri satrancın piyonu gibi gören bu ruhsuz ifadeye mâni olamamıştır.

b)    Soru üzerine 11 saniyelik duraksaması, uzunca bir süredir ilk defa bir gazetecinin halkın merak ettiği bir konuda gerçek soru sorma cesaretini gösterebilmesine şaşırmış olmasından olabilir.

c)    Soruya cevap vermek yerine saldırmak zaten bütün AKP’lilerin genel taktiğidir. Erdoğan da gazeteciyi ve kurumunu suçlamak, yetmeyince muhalefeti ve “Bay Kemal’i” devreye sokmak suretiyle eleştirmek yolunu seçti. Kendi açıkladığı şehit haberinin yalan olduğunu söylemek gibi bir çelişki yaşadı.

d)    “Beni muhalefet mi yargılayacak?” lafı demokrasinin içselleştirilmediğinin bir işareti. Ayrıca gücün, kudretin getirdiği benlik duygusunun göstergesi olsa gerektir. Çünkü muhalefetin görevi bu soruları kendilerine milyonlarca oy veren halk adına sormaktır.

e)    Demokrasilerde kimse “la yüs’el” değildir, yani "kendisine soru ve hesap sorulmaz, sorumlu tutulmaz" değildir.

 

27.02.2020

Ruhittin Sönmez