Benim yaşımda olanlar iyi bilirler.. Eskiden "aile albümleri" vard

Aşağıdaki foto tam da bu geçiş dönemine ait.. Yıl 2009..

Benim yaşımda olanlar iyi bilirler.. Eskiden "aile albümleri" vard
Benim yaşımda olanlar iyi bilirler.. Eskiden "aile albümleri" vardı. Ailedeki herkesin neredeyse fotoğrafları vardır.. Annemin annesinin, onun annesinin.. Teyzeler, dayılar, halalar.. Ailenin büyüklerinin çoğunu o aile albümlerinden tanıdım ben mesela.. Bir zaman sonra o aile albümlerine de fotoğraf girmemeye başladı.. Polaroid fotoğraflardan, konu dijital fotoğraflara geçti..

Aşağıdaki foto tam da bu geçiş dönemine ait.. Yıl 2009.. Cep telefonlarının akıllanmaya başladığı, artık fotoğraf albümlerini dijitale taşıdığımız yıllar.. Yılbaşı fotoğrafı aslında.. Güzel Sanatlar okuyan sevgili Umut arkadaşımın yaptığı ilk yağlı boya çizim.. Bana hediye etmişti, bir yılbaşı günü. Ben de nedense böyle bir fotoğraf çekmişim.

Kendimi geçmişin dosyalarını karıştırırken buldum az önce.. Tam da bir Cumartesi akşamı dinlenebilecek bir müzik eşliğinde (https://lnkd.in/dy2yw4d9).. 2009 yılında ne yapıyordum diye düşündüm.. Yükseklisans artık bitmek üzereydi.. Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü'nde Sinirbilim Bölümü'nün son demleri.. Yüksek lisans tezinin ve bölümdeki deneysel çalışmaların dozunun en yüksek olduğu zaman dilimi.. Hatırladıkça o günleri, diyorum ki yani aradan o kadar zaman geçmiş ama tempo hiç düşmemiş :) Onca konuşulan konular, karmaşalar, deneysel ve insani tartışmalar hepsi geride kalıyor. Akılda kalan ise genellikle "hissettiklerin" oluyor. Çok çalıştık, çok emek verdik diyorsun.. Zordu ama zoru başarmasını da bildik dedirtiyor geçmiş hepimize..

Şunu çok iyi öğrendim. Eğer bir ekibiniz varsa ve ekibinizin bir hedefi varsa, o zaman aranızda çıkan tartışmaların çok bir anlamı olmuyor. Ben sabahın erken saatlerinde yaşadığım bir tartışma sonucunda yaşadığım kalp kırgınlığının etkisiyle gözümde yaşlarla, deneysel çalışmalara devam ettiğimi çok iyi bilirim mesela. Hedef gerçekten insanlığa fayda ise ve o faydanın ortaya çıkması için deneysel çalışmalara aralıksız devam etmeniz gerekiyorsa, şartlar ne olursa olsun, devam ediyorsunuz. Aslında bunu bir savaş haline benzetiyorum.. Zorlukların derecesi ne olursa olsun, eğer bir hedefiniz varsa çalışmaya devam ediyorsunuz.

Bu durum tam da bugün için de geçerli. Değişen hiç bir şey yok yani. Şartlar ne kadar zor olursa olsun, asla vazgeçmeden hedefe doğru ilerlemek gerekiyor. Bu ulaşmak istediğiniz geleceğe erişebilmeniz, hayal ettiklerinizi hayata geçirebilmeniz için gerekli bir şey. Her gün atabildiğiniz kadar adım atmak. Bir gün belki bir, bir gün belki 1000. Ama mutlaka ilerlemek.. İlerlemenin yolu da kendinizi her gün geliştirmekten geçiyor..

Sabahtan beri "chlorogenic acid"in moleküler etki mekanizmalarını araştırıyorum mesela.. Çok enteresan şeyler var.. Patates yememizin ya da ayçekirdeğine aşık olmamızın ya da kahveyi severek tüketmemizin temel nedeni kendisi olabilir mesela.. Bu konuyu söylediğim zamandan bu zamana belki 15 yıl geçti.. Moleküler mekanizmalar daha da derinleşmiş. Sebep-sonuç ilişkileri daha net ortaya konmuş durumda..

Can KAYACILAR

Biyolog, Davranış Bilimci (Neuroscientist, MSc)
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok