Arap Yarımadası’nın Ötesinde Bir Ülke: UMMAN-Muscat(1)

Umman Sultanlığı’nın başkenti Muscat ya da bizde ki adı ile Maskat

Arap Yarımadası’nın Ötesinde Bir Ülke: UMMAN-Muscat(1)

Umman Sultanlığı’nın başkenti Muscat ya da bizde ki adı ile Maskat. Umman’ın 5 milyonu bulan nüfusunun, 1,2 milyonu bu şehirde yaşıyor. İlginç olan ise Maskat şehri nüfusunun önemli bölümü Arap olmayan yerleşiklerden oluşuyor. Yani bu şehir hem bugün ve hem de geçmişte çok kozmopolit bir şehir olmuş. Şehir dükkanlarında ticaret yapan çok sayıda Hintli, Çinli ve Filipinli’ye şahit olduk.

Maskat’ın tarihi aslında Umman’ın da tarihi demek. Maskat’ın 1507 yılında Portekiz hakimiyetine girmeden önce pek de önemi yokmuş. Kaynaklar Maskat’tan Hindistan’a ve Çin’e giden gemilerin Maskat limanından su almak için uğradıkları küçük bir liman olarak bahsediyor. Portekizliler Basra Körfezine girişi, Hürmüz Boğazını kontrol etme imkanı sağlayan Maskat’ın önemini ilk anlayanlar olmuşlar. Bizim Piri Reis’de Basra Körfezi ve Hindistan ticaret yoluna hakimiyeti dolayısıyla Maskat’ı 1552’de ele geçirse de Portekizliler onun arkasından yeniden Maskat’ı geri almışlar.

Portekizliler Osmanlı korkusuna Maskat’a, en önemlileri Celali (St. John) ve Mirani (Fort Capital) adlarıyla iki kale olmak üzere çok sayıda kale ve gözetleme kulesi inşa etmişler. Ummanlılar 1648’de Portekizlileri buradan çıkartmışlar. Sonrasında parlak bir dönem yaşanmış. Kırsal kesimde ticaretten zenginleşen sultanla, iç kısımları yöneten ve zenginlikten pay almak isteyen imamlar arasında iç savaşlar yaşanmış. Maskat bu iç savaşlardan faydalanıp Maskat’ı ele geçiren İran egemenliğini de görmüş.

Said Hanedanlığı Maskat”tan İranlıları çıkartıp şehri yeniden Umman yönetimine sokmuş. Üstelik bir de Maskat’ı, Rustaq Şehri yerine başkent yapmışlar. Said Hanedan Sultanlarından birisi bir ara Maskat yerine, Zanzibar’da yaşamış ve Maskat o dönem gözden düşmüş. Sultan Kabus 1970’de başa geçerek kabileler arası savaşa son verip, ülkede birliği sağlamış. Maskat, Umman’ın modernleşmesinin en önemli göstergesi olarak kabul ediliyor.

Biz Maskat’da iki gece konaklayıp buradan hem Maskat çevresi şnorkel dalışlarını yaptık ve hem de Maskat şehrini gezdik. İlk gün Daymaniat dalışı sonrasında saat 14:00 gibi Al Mouj Marina’dan hareketle şehrin diğer ucunda (44 km), eski Maskat tarafında bulunan Ulusal Müze gezisi ile Maskat gezimize başlamıştık. Ulusal Müze civarında ücretsiz park yerlerinden birinde park edip önce Ulusal Müze sonra da Al Alam Sarayı ve civarını gezebiliyorsunuz. Bu gezi sonrası Mutrah Corniche (Korniş-Kordon) ve civarını yürüyerek gezip, Mutrah Souq (Mutrah Kapalı Çarşısı) gezisi ile günü tamamlayabilirsiniz.

Ulusal Müze saat 17:00’de kapanıyor. Ulusal Müzeyi biraz hızlı gezerseniz (ki ben tavsiye etmem, burası Umman’ın en önemli müzesi) ya da bizim gibi uçaktan iner inmez uykusuz programa başlamamış ve zinde halde iseniz civarda bulunan Bait Al Zubair Müzesini de gezebilirsiniz. Biz eski silahlar koleksiyonu ile ünlü bu müzeyi gezmedik. Ulusal Müze yetti bize.

Ulusal Müze girişi adam başı 5 OMR. Türk parasına vurursanız epey ediyor ama bu müze gerçekten çok iyi düzenlenmiş ve içeride de oldukça kıymetli eserler var. Sultan Kabus’un ülkeye kazandırdığı sayısız eserlerden bir tanesi. Bu müzeyi gezmeden Umman’ın demografik yapısını ve tarihini anlamanız zor olacaktır.

Müze iki katlı ve 14 kalıcı sergiye ev sahipliği yapıyor. Etnografik bölüm, denizcilik tarihi, silahlar ve zırh bölümü, buhur bölümü ve sonradan bahsedeceğim aflaj bölümü en çok ilgimi çeken yerler oldu. Müzenin bir bölümü Sultan Kabus’un ülkede yarattığı rönesansı anlatıyor.

Müzenin kapısından çıkar çıkmaz, sağlı sollu hükümet binaları arasından geçerek saraya doğru, Kasr-ı Al Alam‘a yöneldik. Kelime anlamı “Sancak Sarayı” demek. 200 yıllık olan sarayın bugünkü hali 1972 yılında Sultan Kabus tarafından yaptırılmış. Saray, daha çok seremonilerde ve yabancı devlet adamlarını ağırlamakta kullanıyor. Ziyarete açık değil ama parmaklıklar arasından bile fotoğraf alımına bile karışmıyorlar. Mavi ve altın renkli kapısı çok zarif duruyor. Kesinlikle abartılı bir saray değil. Hayret! Bu kadar zengin bir sultan ol, böylesine mütevazi bir sarayda yaşa!

Sarayın sağa tarafında Celali Kalesi (Al Jalali-St John Kalesi) ve sol tarafında Mirani Kalesi (Al Mirani Fort) var. Bu kalelerden Celali Kalesini en iyi olarak Mirani Kalesi yönündeki sahilden fotoğraflayabilirsiniz. Her iki kaleyi de ziyaret etme şansınız yok.

Celali Kalesi de, Mirani Kalesi de Portekiz döneminden kalma kaleler. Celali Kalesi Piri Reis’in Maskat’ı ele geçiren saldırılarından sonra var olan ve daha küçük bir kale yerine yapılmış. Her iki kale de büyük bir kaya blok üzerine inşa edilen kaleler.

Ortada şimdiki Al Alam Sarayı ve iki yanda Celali ve Mirani Kaleleri eski Maskat Limanına karşı inşa edilmişler. Sarayın arka tarafında tepelerde başka bir kale ve bolca gözetleme kuleleri var.

Daha batı da ise 1580 yılında yine Portekizliler tarafından Mutrah Kalesi yapılmış. Bir de tüm bu kaleler civarını surlarla kaplı olarak düşünürseniz Maskat’ın nasıl önemli ve elde tutulmak için nasıl çok çaba gösterildiğini tahmin edebilirsiniz.

Daha sonra Mutrah Korniş‘e (Mutrah Kordonu’da diyebiliriz) doğru arabanızla yollara düşebilirsiniz. Riyam Anıtına bakan sahil kısmında arabanızdan inip, kordonda güzel bir yürüyüş yapabilirsiniz. Özellikle akşam üstü gün batımında buraları çok güzel oluyor.

İlk gün bizim son durağımız ise Mutrah Souq (Mutrah Kapalı Çarşısı) oldu. Burası gördüğüm en güzel kapalı çarşı değil doğrusu. Ama Umman’ın en büyük kapalı çarşılarından. Nizwa’daki Kapalı Çarşıyı daha özgün bulduk. Maskat’a gelmişseniz mutlaka uğrayacaksınız.

Buhur kokulu bu çarşıda mallar daha çok Hint işleri gibiydi. Umman’a özgü hançer, buhur, buhurdanlık ve çeyiz sandıkları daha özgün eşyalar.

Buhur ve hurma alışverişinizi Nizwa Kapalı Çarşısına saklayın, Mutrah Kapalı Çarşısını ise mutlaka gezin derim.

Gezekalın

Dr Ümit Kuru

17.02.2023