AKRAN ZORBALIĞI ENDİŞE VERİCİ BOYUTTA....

Akran zorbalığı bu çağın giderek büyüyen krizlerinden biri.

AKRAN ZORBALIĞI ENDİŞE VERİCİ BOYUTTA....

Bu ülkede 12 yaşında bir çocuk akran zorbalığına daha fazla dayanamadığı için intihar etti. Ben bu cümleyi yazarken bir yandan çocuğu ve ailesini düşünüp acıyla gözyaşı döküyorum bir yandan da kendi çocuğumu ve tüm çocukları düşünerek endişe krizi geçiriyorum.

Benim de 9 yaşında ve fiziksel olarak ufak tefek olduğu için akran zorbalığına uğramış bir oğlum var. Haberi okuduğum an babasına gönderdim ve çok endişeleniyorum diye ekledim. Ama endişelenmek çözüm değil onu da biliyorum. Hem çocuğumu bu psikolojik baskından korumak zorundayım hem de onun zorbalık görerek kendisinin de benzer davranışlar göstermesini önlemek zorundayım. Çünkü çocuklar bunları kendi kendilerine başaramıyorlar.

Birkaç ay önce ülkemizdeki akran zorbalığına ilişkin bir yazı yazı yazmış ve korkunç verileri paylaşarak "her iki gençten biri akran zorbalığına uğruyor ve OECD ülkeleri içinde akran zorbalğında zirveye tırmanıyoruz.. Çocukları ve gençleri korumak zorundayız" diye eklemiştim.

Daha yazının mürekkebi kurumadan bir çocuğu kaybettik.. Zorbalık yüzünden psikolojik sorunlarla ve acıyla mücadele eden kimbilir kaç çocuğumuzu da ruhen kaybediyoruz.

Akran zorbalığı bu çağın giderek büyüyen krizlerinden biri. Ve hepimiz artık biliyoruz ki en iyi kriz yönetimi, olay başımıza geldikten sonra "ah/vah demek ya da reaktif tepkiler vermek" değil krizi önlemeye çalışmak ve kriz çıkartmamaktır.

O yüzden de anne, baba, eğitimciler, kurumlar olarak en önemli görevlerimizden bir tanesi çocuklarımıza ihtiyaçları olan sevgi güven, kabul ve duygusal desteği verip onlara başka çocukların fiziksel ve bireysel özelliklerine ve haklarına saygı duymaları gerektiğini bıkmadan usanmadan anlatmak olmalı.

Çocukları birey olarak görmek ve onları öyle yetiştirmek demek "sadece kendi istediklerini yapabilecek ve sadece kendi duygularına odaklı empatiden uzak canlılar olarak yetiştirmek" değildir.

Bebeklik çağından itibaren insanların farklılıklarını bilen kabul eden ve kendi davranışlarının karşı tarafta neden olabileceği hasarı anlayabilen, kendi anlık eğlencesi için bir başkasının ruhunu yaralamayan çocuklar yetiştirmek, bu krizi durdurmanın temel yolu.

Çocuk, hayatı ebeveynleriyle, deneyimle ve eğitimle öğrenen bir canlı. Ve bu sürecin her bir aşamasında zorbalığın önüne geçmeye yönelik tohumları atmak zorundayız. Önce biz olayın ciddiyetini kavramalıyız ki toplumsal tutum ve davranış değişikliğini mümkün kılabilelim. Çünkü bu çok yaygın toplumsal bir sorun.

Bu konuda çok acil bir eylem planına ihtiyaç var. Empati ve duygusal farkındalık dersleri müfredatlara çok daha detaylı şekilde girmek zorunda. Aile eğitimleri de çok daha yayın ve ulaşılabilir hale gelmeli. Emek harcamaya başlamazsak kriz malesef büyüyecek..

Zorbalığa giden sorunları çözemeyeceksek, çocukları ve gençleri koruyamayacaksak, ruhlarında derin ve tamiri zor travmalar bırakan zorbalığı önlemek için var gücümüzle mücadele etmeyeceksek birer anne, baba, eğitimci, yetişkin, STK, kurum ya da marka olarak niye varız ki!

Prof. Dr. Çisil Sohodol

Bahcesehir University Faculty of Communication