Türkiye'de

Hiç kimseden bir şey beklemeden fiyatları düşürmemiz gerekir.

Türkiye'de
Türkiye'de %98-400'lere varan fiyat artışlarının temel nedeni hakkında binlerce yazı yazıldı. Nasıl oluyor da Dünya'da gıda fiyatları sadece %3,5 oranında artarken, Türkiye'de bu oran %150'lere varıyor..

Bunu hep demiştim, Türkiye'de ne oluyorsa "insan faktöründen" dolayı oluyor diye. Çünkü Türkiye bir trendler ülkesi. Biz yeniliği trend olursa seviyoruz, sonra vazgeçiyoruz.

Her şey aslında orman yangınlarından sonra "aşurenin ya da irmik helvasının içindeki çam fıstığını" çıkarmamızla başladı. Çünkü bundan kar ettiğimizi düşündük. Sonrasında bir yağ krizi yarattık kendi kendimize. Yağlar bitiyor, stoklar bitiyor dedik (aslında öyle bir şey hiç bir zaman olmadı, sadece her ay diyelim ki 1 tane aldığımız yağı bu sefer sadece söylenti ile 3 adet alınca raflar boşaldı). Yağın fiyatının artması ile bu zincir reaksiyon giderek her ürüne, her hizmete yayıldı. Dünya'da ülkemizin 1. olduğu gıdalarda (örneğin incir) fiyat İstanbul gibi yerlerde 100 TL'nin altına düşmedi.. 10 yıldır rafta duran kalıp sabunun fiyatı bile 10'a katlandı.. Kiralar, zira alabildiğine arttı..

Ama bu pahalılığı emin olun biz yaptık. Kendimiz yaptık. Kısacası "insanlığımız pahalılandı".

Neden biliyor musunuz? Gebze gibi İstanbul'un dibindeki bir semtte kocaman bir bardak çayı HALA 2 TL'ye içebiliyorken, yanı başındaki BÜYÜK ŞEHİRDE çayı 18-25 TL arasında içiyorum. Eğer Gebze'deki esnaf çayı 2 TL'ye yapabiliyor ve kazanıyorsa neden İstanbul'da bu kadar pahalı?

Bu yazıları neden yazıyorum biliyor musunuz? Dün hayatımın tam anlamıyla şokunu yaşadım. İstanbul'a sadece 30 dakika uzaklıktaki Yalova'daki köy pazarına gittik. Kocaman bir pazar.. Tüm şehri doyuracak oranda büyük.. Ve orada neyi gördüm biliyor musunuz? İstanbul'da 100 TL'nin altına düşmeyen, yaşının 200 TL olduğu (Karaköy ya da Kadıköy'e bir bakın) incirin ben Yalova'da sadece 25 TL olduğunu gördüm.

Az önce internetten bir siteden çeri domatesin fiyatının 60 TL olduğunu gördüm.. Ama Yalova'daki o pazarda sadece 8 TL idi.. Lahana 10.. Karnabahar 9 TL.. 20 TL'ye kilosu olan bir şeyler bulmak bile zordu..

O an ne yaşadım biliyor musunuz? Sanki zaman tünelinden geçip 3 sene geriye gittim gibi hissettim. Ve bizim nüfusu çok kalabalık şehirlerde verdiğimiz yaşam mücadelesi adına, buralarda aç gezmemiz adına utanç duydum. Gerçekten içtenlikle utanç duydum.

Enflasyon biziz.. İç dünyamızdaki "para kazanma hırsı" aslında.. Empatimizi, birlik beraberliğimizi kaybettiğimiz bir geleceğe asla ilerleyemeyiz. Bu sözüm Türkiye'de yaşayan her bireye. Çünkü enflasyonu hepimiz ürettik. Şimdi bunu bir şekilde çözmeliyiz. Çözmenin tek yolu da yaptığımız zamları yeniden düşünmek. Yeniden hesaplamak. Ama birileri kazanıyor, biz de kazanalım diye düşünmemek. Bu ülkenin ekonomisi hepimizin. Bu gemi hepimizin.

Oldukça zor bir kış geliyor. Cumhuriyetin 100. yılı için toplumun refahının bizim kendi insiyatifimizle vereceğimiz kararlarla artması gerekiyor. Hiç kimseden bir şey beklemeden fiyatları düşürmemiz gerekir.

Can KAYACILAR

Biyolog (Biologist), Davranış Bilimci