İKLİM KRİZİ KAPIMIZI SIK SIK ÇALAN BİR POSTACI GİBİ

ZeroBuild yaklaşımı tam da burada önem kazanıyor.

İKLİM KRİZİ KAPIMIZI SIK SIK ÇALAN BİR POSTACI GİBİ

2021 yılı Haziran ayındayız. Bir tarafta Marmara Denizi’ndeki deniz salyası haberleri, bir tarafta Büyük Menderes Nehri’nin kuruma seviyesine gelmesi… Birbirinden farkı bölgelerde ve farklı konularda haberler olmasına rağmen ikisinin de ortak noktası var. İşte o nokta hepimizi çok yakından ilgilendiriyor. İklim krizi kapımızı sık sık çalan bir postacı gibi. Bize kendini kimi zaman kuraklık haberleriyle, kimi zaman da tür çeşitliliğinin azalması ve deniz salyasında olduğu gibi baskın türlerin çoğalması tarımda verim kaybı haberleri ile geliyor.

 

İklim krizinin nedenleri ve olası sonuçlarının uluslararası boyutta ilk kez ele alındığı Rio Konferansı üzerinden neredeyse 30 yıl geçmiş durumda. Yıllar içerisinde uluslararası onlarca toplantının gündemi olan bu konuda ilerlemeler kaydedilmiş olsa da istenilen noktaya henüz gelinemedi. Şu an uluslararası sözleşme bazında en önemli adım Paris Anlaşması olarak karşımızda duruyor. Bu anlaşma gezegenimizin sıcaklık artışını azami + 1,5 derecede tutacak şekilde karbon salınımının azaltılmasını hedefliyor. Türkiye ilgili toplantıda imzalamış olsa da henüz meclisinden geçirip gerekli yasal altyapıyı tam olarak hazırlamış değil. Bu anlaşmayla ilintili olarak Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı yayınladı ve kendisine hedefler belirledi. Birlik 2050 yılına gelindiğinde sıfır karbon hedefine ulaşmış olarak, karbonsuz ekonomi modelinin uygulanması için planlama yapıyor.

ZeroBuild yaklaşımı tam da burada önem kazanıyor. Binaların enerji tüketimi küresel emisyonların %40’ına sebep oluyor. Bu nedenle, binalarda enerji verimliliği kritik bir öneme sahip. Elimizdeki bilgi ve deneyimin zaman kaybetmeden yaygınlaştırılması iklim kriziyle mücadelede çok önemli bir rol oynuyor. Şu andaki bilgi ve imkanlarımızla binalarda enerji tüketimini %95 seviyelerinde azaltmamız mümkün iken, hala ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi yerinde veya yakın yenilenebilir enerji kaynakları ile sağlamamız mümkün. Yeter ki niyetimiz olsun. İklim krizi bizi çevresel, sosyal ve ekonomik açıdan etkilerken atacağımız adımlarla dünyamızı çok daha yaşanabilir hale getirmek kesinlikle elimizde. Gezegenimizi ve içinde yaşayan tüm canlıları çok seviyor, birlikte yaşayacağımız güzel günleri düşlüyoruz. Dünya Çevre Günümüz kutlu olsun.