Editor
0
Vitamin takviyesi yaşa ve cinsiyete uygun olarak seçilmeli
Biohacking & Bootcamp Kampı`na davetlisiniz.
Yazarının Sesinden” serisinin diğer bölümleri, İş Sanat’ın sosyal medya hesaplarından...
Proje destekleriyle hastaların hayatlarını değiştiriyoruz
Sur Yapı Marka AVM, bugün ve yarın 14.00 - 16.00 saatleri arasında gerçekleşecek...
"Avrupa Türkiye'ye vizesiz seyahat sözünü tutmalı"
Eyvah, menopoza girdim artık hızla yaşlanacağım… Kilo almam kaçınılmaz
Yeni Yetenek Girişimi: Dijital yetenek gelişimine kapsamlı destek
Geçen yıl Kasım ve Aralık aylarında MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Ankara Emniyet...
Bir takım zihinsel rahatsızlıkları nedeniyle tedavi gördüğü akıl hastanesindeki odasından görülen Saint-Remy-de-Provence şehrinin düşsel bir yorumu olan tablo1941 yılındandan beri The Museum of Modern Art da sergileniyor.
Olağanüstü görkemli görünen mavi tonlardaki gökyüzü ile yıldızların ve ayın altın sarısı yakından bakınca birbiri içinde keskin bir tezat oluşturuyor.
Dehanın parlak ve göz kamaştıran ay ışığını küçük bir alanda tutarken çizdiği 11 yıldız ve tablonun merkezinde yoğunlaşan spiralleri, kimi eleştirmenlere göre Van Gogh'un içinde bulunduğu psikolojik durumunun bir yansıması olarak değerlendirilse de yine bazı eleştirmenlere göre de japon resim sanatından ilham aldığı üzerine spekülasyonlar yapılıyor. Aslına bakarsanız sanatçının bu muazzam tablosu, "Ruhsal anlamda bir çıkmazın içinde miydi? yoksa yaratıcılığa eşi görülmemiş erişim mi sağlamıştı?"diye düşündürerek, gelmiş geçmiş en zor ve cevabı kestirilemeyen sorusu ile sanatseverleri başbaşa bırakıp bu dünyadan göçmüş.
Ben de cevabını bilemediğim soruları düşünüyorum ve yine de merak ediyorum.
Acaba eserin tamamına hakim olan yumuşak ve dingin atmosfer, derin bir çaresizlik duygusunu mu? yoksa sessiz bir teslimiyeti mi simgeliyor?
Sol tarafta dev bir aleve benzeyen servi ağacı, sükunetten uzak bir ortamın mı? yoksa içi içine sığmayan ruh halinin mi yankısıdır ?
Belki bir taraftan şehirdeki evlerinin pencerelerinden süzülen ışık, tüm bu baş döndürücü kaosun içinde yaşamın devam ettiğini gösterir. Bana kalırsa Van Gogh, en ince ayrıntısına kadar hesaplandığı tablosundaki teknik ustalığı ile hem kendi duygu dünyasını hem de izleyicisine yalnız kendi hissettirdiklerini bilebileceği düşsel ve şiirsel bir manzara resmi sunar.
Boyle vakitlerde John Berger'in zihnime kazınan tespiti kulaklarımda çınlar:
"Kelime dağarcığımız fakir olduğu için hayatta hissettiğimiz pek çok şey isimsiz kalır..."