“Nasıl bir hukukçu hayal ediyoruz?”

Akademisyeniyle, hakimiyle, savcısıyla, avukatıyla, bürokratıyla bu soruyu hiç kendimize sorduk mu?

“Nasıl bir hukukçu hayal ediyoruz?”
“Nasıl bir hukukçu hayal ediyoruz?” Akademisyeniyle, hakimiyle, savcısıyla, avukatıyla, bürokratıyla bu soruyu hiç kendimize sorduk mu? Akıl gözümüzde bir profil canlandırdık mı? Bu profili tanımlamaya kafa yorduk mu? Bu sorgulamayı yapmadan ve hayallerimizi gerçeğe dönüştürmek için yol yordam tasarlamadan hukukçu kalitemizin genel olarak yükselmesi mümkün değil. “Mecelle’de hakime yüklenen sıfatlar var ya, tanım orada verilmiş zaten” deyip geçmeyin. Her hukuk mezunumuz hâkim olmayacak. Hukuk düzenimiz tüm hukukçularımızın ortak değerleri, bilgisi ve enerjisiyle birlikte sürdürülecek. Hukuk eğitimine özel önem verip en akıllı gençlerimizi tam hale getirerek mezun edebilirsek ülkemize ve insanlığa büyük iyilik yapmış olacağız. Tamlığın iki ana bileşeni var; donanım (değer/kişilik özellikleri) ve yazılım (kavramsal, bağlamsal ve yöntemsel bilgi). Şu anda hukuk eğitimimiz donanıma odaklı değil. Bazı yazılımlar yüklüyoruz, bunların kalitesini de ölçmüyoruz. (öğrencinin verilen bilgiyi alıp almadığının ölçülmesinden bahsetmiyorum, aktarılan bilginin tutarlılık, özlülük ve yararlılık yönlerinden kalitesinin ölçülmesinden bahsediyorum) Donanım geliştirmek için eğitim planı geliştirmemiz şart. Bu alandaki deneysel çalışmalarımı buradan ve HEY (Hukukta Eğitim Yöntemleri) toplantıları https://lnkd.in/ehPVhyZk üzerinden paylaşageldim. Birinci sınıfta hukuk başlangıcı, üçüncü sınıfta hukuk ve etik, dördüncü sınıfta yargı etiği derslerinde yaptığım etik ikilem simülasyonlarıyla, örnek vakalarla, kişisel gelişime odaklanan yönlendirmelerle bu donanımı inşa etmek için aşamalı bir çalışma yürütüyorum. Bildiğim kadarıyla henüz bu konuya bu şekilde yaklaşan bir fakültemiz yok. Adalet Akademimizde böyle bir yaklaşım var mı bilmiyorum, yoksa olmalı. Türkiye Adalet Akademisi

Dün Antalya Kitap Fuarı’nda Nermin Bezmen’in söyleşisi vardı. Söyleşinin bir yerinde eksik varlıklar arasında veya eksik varlıkla tam varlık arasında aşk olamayacağını, gerçek aşkın eksiğini tamamlatmaya ihtiyacı olmayan tam bireyler arasında yaşanabileceğini söyledi. Bu sözler beni çok düşündürdü. Hukuk eğitimi, öğrencilerimizi donanım açısından da tamlayarak topluma karşı görevlerini aşkla yapabilmelerini sağlamamız için yaşamsal bir fırsat penceresi sunuyor. Burayı es geçmeyelim, lütfen öze de odaklanalım. Milletimiz çocuklarını bize emanet ediyor, biz dünya gailesine düşüp bu cevheri işleme görevimizi ihmal etmeyelim. Önce kendimizi tamlayalım ki onlara da el verebilelim. Bu noktada şekilsel anlamdaki “akademik” duvarı da kaldırmamız ve hukuk camiası olarak birbirimize omuz vermemiz işleri çok hızlandırır ve hepimize iyi gelir. Çağrımın duyulması ve kelebek etkisi yaratması dileğiyle…

Prof. Dr. Ayşe Odman Boztosun

Erenköy İlkokulu/Robert Kolej/ İÜHF/ MJur-MSt University of Oxford Doktora