Müthiş bir teklifim var

Duygusal ve zihinsel dayanıklılığımız yalnızlıkta değil, yakınlıkta gizli 

Müthiş bir teklifim var
Müthiş bir teklifim var İstediğin ülkede tam hayalindeki hayatı yaşayıp ölene kadar maddi sıkıntı çekmeyeceksin ancak sevdiğin hiç kimseyi bir daha görmeyeceksin.

Olur mu ?

“Ömür boyu zenginlik, sosyal güvence, refah da bir yere kadar. Ben sevdiklerimden ayrı yaşamak istemem.” 

Mi diyorsun ?

Yoksa “Hay hay, ne zaman yola çıkıyoruz” mu ?

Tanıdığım hiç kimse bu soruya cevaben haydi eyvallah, görüşürüz demedi.

Demek ki hayatın anlamını ararken gerçek konu refahtan çok yakınlığa, ilişkilere dayanıyor diyebilir miyiz ?

Halbuki “çok önemli” kariyerlerimizi planlarken amaçlarımızdan biri sevdiklerimizle sıkı bağlar, sağlam ilişkiler, yakınlık kurmak değildi.

İlk amacımız para değilse bile, maddiyat kesin ilk üçteydi ama.

Peki, para için kimse sevdiklerinden vaz geçmiyorsa o zaman bu kadar değerli olan ilişkilerimize bayağı yatırım yapıyor olmamız gerekmiyor muydu ?


Yakınlık kurmak insanoğlu için hava gibi, su gibi.

Yakınlığın eksikliği, seçilmiş veya seçilmemiş uzun süreli yalnızlık, beynin stresle ilişkili bölgesi amigdala üzerinde aşırı yük oluşturuyor. Bu da anksiyete, depresyon ve diğer zihinsel sağlık sorunlarına yol açıyor. Yalnızlığın bağışıklık sistemimizi zayıflatması ve uzun vadede fiziksel sağlık sorunlarına neden olabilmesi de cabası. Bu nedenle bazı ülkelerde “Yalnızlık Bakanlığı” türü uygulamalar bile var.


Şimdilerde yaygın olan mafya dizileri yerine Perihan abla, Bizimkiler, Süper Baba gibi diziler izledik biz çocukken.

Dizi deyip geçmeyin; mahalle kültürü, destek, dayanışma gördük biz oralarda. Şimdi beynimizdeki şefkat kimyasalını konuşuyoruz ama inanın o dizileri izleyerek büyümek bugün oksitosin bilmekten daha değerliydi.

Şiddetin yüceltilmesine inat; dostluk vardı. Sevgiyle, birbirimize destekle her derdin çaresi var mesajı alırdık. Bir de son 20 yıldır bilinç dışımıza ekilen tohumlara bakın.


Bu toprakların şahane gelenekleri var. Detayına girmeden sadece şu kelimelerin çağrışımları bile yetecektir derdimi anlatmaya.

Ahilik, imece, taziye yardımlaşması, komşuluk dayanışması….


İnsanın bir terapiden sağladığı faydanın %70’inin kendisine uygulanan terapi tekniğinden bağımsız, terapistine duyduğu güven kaynaklı olduğunu duymuştum.

İlla bir tercih yapmamız gerekmiyor elbette, ancak yapmak zorunda olsaydık hangisini seçerdik ?

a)       Çok varlıklı ve başarılıyım ama güvenecek kimsem yok. Yalnızım.
b)       Hayatım tam da istediğim gibi değil ama harika bir sosyal çevrem, başım sıkışırsa güvenebileceğim insanlarım var.


Duygusal ve zihinsel dayanıklılığımız yalnızlıkta değil, yakınlıkta gizli 

Son nefesimi verirken diplomalarımı veya ödüllerimi anımsayacağımı sanmıyorum.

Sevdiklerim yanımda bir ömür geçirdiysem, şanslı hissedeceğim.

O zaman ?

O zaman her şey sevgiyle ilgili.
Arada bir hatırlamakta fayda var.

“Başarı, başkalarının gözünde büyük görünmek değil, sevdiklerinizle birlikte olduğunuz anları doyasıya yaşamaktır." diyor Montaigne.

Haklı mı sizce ?

Serra Uslu

Nöropazarlama Danışmanı | Wellness Eğitmeni | Kurucu @Neurowellness
Resim önizleme