ZEYTİNYAĞI ÜRETİMİNDE 2.FAZLI SİSTEME GEÇİLİYOR

Zeytinyağı Üretiminde 2. fazlı sistem nedir

ZEYTİNYAĞI ÜRETİMİNDE 2.FAZLI SİSTEME GEÇİLİYOR
Günaydın herkese :) Kendimce bir karar aldım. Türkiye'nin özellikle yüksek katma değerli ürün üretiminde "neler yapabiliriz"i ve sürdürülebilir üretimler adına neler yapması gerektiğini, kendimce gördüğüm problemleri ve bulduğum çözümleri buradan sizlere aktarmaya başlayacağım.

Zeytinyağı üretiminde artık devlet "3 fazlı sisteme" su ve enerji tüketiminin inanılmaz yoğun olduğu için izin vermeyeceğini açıkladı. (https://lnkd.in/dP6URdjN). 2 fazlı ve 3 fazlı sistemler neler derseniz, 3 fazlı sistemde zeytin taneleri ezildikten sonra kabaca anlatmak gerekirse, daha fazla yağın içerisinden çıkarılmasına yönelik olarak genelde sıcak su kullanılarak, yağın daha fazla alınması sağlanmaktaydı. Bu da çok daha fazla zeytin "kara suyu" atığına ve pirina dediğimiz zeytin posasının daha az yağlı olmasına neden oluyordu. Ama bu yöntem çok fazla enerji ve su tükettiği, çevre kirliliğe çok daha yüksek oranda neden olduğu için bu yönteme artık izin vermeyeceğini açıkladı devletimiz. 2 fazlıda ise, zeytin ezmesi, sıkımı, santrifüjü ve dolumu şeklinde giden bir yol var. Zeytin ezmesini sıcak su ile "yıkamak" yok. Böyle olunca zeytinyağı verimi düşüyor ve pirina daha yağlı oluyor.

Konuyu uzatmadan hemen çözümlere gideyim. Pirinanın nem oranı %10'lara düşürüldükten sonra özellikle süperkritik ekstraksiyon ile pirinadan yağ "tamamen" alınabilir. Bu yağ zeytinyağı olarak belki ifade edilemez ama farklı alanlarda kullanılabilir özellikte bir yağ olarak karşımıza çıkıyor. Kalan pirina tamamen yağsız oluyor. Eğer bu yağsız pirina yine süperkritik ekstraksiyon ile ve yardımcı solvent olarak "etanol" kullanarak "zeytin polifenollerinin" çok güçlü bir şekilde ekstraksiyonuna neden olacaktır. Böylece aslında pirinadan hem yağ, hem de çok yüksek oranda antioksidan almak mümkün olacak. Ya da pirinadan hiç antioksidan almadan (çünkü başka bir kaynak daha var) doğrudan pirinanın lif olarak da kullanılması söz konusu olabilir.

Madem 2 fazlı sisteme geçiyoruz yani "ekstra su" yok zeytin işlemede.. Elimizde muazzam ölçeklerde "zeytin kara suyu" dediğimiz, aslında "antioksidan kaynağı" bir güçle karşılaşıyorsunuz. Ama zeytin kara suyunun bekletilmemesi, santrifüj sonrasında hemen yüksek vakum altında (oksijenden arındırılmış) hızlı bir şekilde "moleküler distilasyon" yöntemiyle yoğunlaştırılması ve "suyun geri kazandırılması" gerekiyor. Zeytin kara suyunun içerisindeki polifenoller, moleküler distilasyon sonrası epey yoğunlaştırılmış oluyor. Bu polifenoller insan sağlığında çok güçlü etkilere sahip olabileceği gibi, hayvan sağlığında da çok etkili bileşenler. Geriye kalan su ise tamamen "saf su". Yani bu saf su, doğrudan zeytin tanesinden geldiği için şirketin temizliğinde, içme suyu haricindeki su kullanımlarının tamamında kullanılabilir. Böylece şirketlerin çevreyi kirleten "zeytin kara suyu atığı" da olmamış oluyor.

Biz Arşen Process olarak tüm bu konularda çözüm ortağınızız.

Can KAYACILAR

Biyolog, Davranış Bilimci (Neuroscientist, MSc)
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok