YENİ YILA GİRERKEN

Yeninin anlamını bilmeden her yeniye koşmak bize ne getirdi?

YENİ YILA GİRERKEN
Yeni olan her şeye bir özlem ve kutsallık atfederiz neredeyse.Bayramları yeni giysilerle donanmak sevaptır.Yeni bir şey giymek uğurludur.Yeni ev alınca birden bir şevk sarar aileyi tüm dertleri,sevgisizlikleri unutturacak bir can simidi gibi bakılır bu göçme olayına.Alış veriş ve yerleştirme ile geçen mutlu günlerin sonunda normal rutine giren yaşam ve insan ilişkileri hiç bir sorunun eski evde bırakılamadığını gösterir.Mekan değiştirmenin ferahlığı beraberimizde taşıdıklarımızla doğru orantılıdır. Afrika’da da fotoğraf çekilmesine izin vermezler,onların ruhunu çalacağınıza inanırlar.Her bir parçası kendilerinde kalması gereken ruh!Fotoğraf bir mekan değişimi olarak algılanır oralarda. Yeni bir aşk ilişkisi de hep umutla başlar.Yaşamdaki tüm sevgisizlikleri bununla yeneceğinizi düşünürsünüz.Size aldırmayan kocanızdan kurtulmak için,sizi terk eden sevgilinizi unutmak için ya da sevgiden nefrete dönüşmüş ilişkileri gömmek için yeni bir aşk büyülü bir mükemmellik içerir.”Aşk ilişkileri” raslantısal olduğu için sıradandır,ama bizim umduğumuz gerçek bir aşk ya da sevgi bulmaktır.Sevilmektir. Türkiye “yeni” ye sevdalanmış durumda. Ne olursa olsun “yeni” olsun derdinde.
Adı “yeni” olan yeterli mi? Yeni nedir? Neyin yeni olması gerekir? Ayrıca karşı tarafın “yeni” olması yeterli mi dersiniz , peki seçici yeni değilse o “yeni” nasıl algılanabilecek? Binlerce soru var ve bunlara hiç cevap vermeden bir “yeni” olsun az yağlı tarafından demekle Türkiye’nin önünü açacak “yeni” bulunamaz. Biz madde ve mekan değişimini “yeni” olarak anlamaya ve üstüne atlamaya hazır bekliyoruz. Şartlı refleks haline geldi valla! Ortega; sevgiyle arzu arasındaki ayrımı yaparken “aşık olmak”bir dikkat olgusudur der ve “bir şeyi arzu etmek,kuşkusuz o şeye sahip olmaya doğru ilerlemek demektir(“sahip olmak”burada bizim bir parçamız olmasını istemek anlamındadır).Bu nedenle arzu,doyurulur doyurulmaz söner,doyumla birlikte sona erer.Oysa sevgi,sonsuza dek doyumsuz kalır.Arzunun edilgen bir özelliği vardır; bir şeyi arzu ettiğimde,alında arzu ettiğim şey o nesnenin bana gelmesidir.Yerçekiminin merkezi olarak ben,her şeyin benim önüme düşmesini beklerim.Sevgi arzunun tam tersidir,çünkü baştan sona etkinliktir.Sevgide,nesnenin bana gelmesi yerine ,ben nesneye giderim ve onun bir parçası olurum.Sevgi eyleminde iki kişi kendilerinin dışına çıkarlar.O bana doğru gelmez,ben ona doğru çekilirim.Sevgi,sevilen şeye doğru çekilmedir.”** Gerçekten bir “dikkat” göstermeden ve sevgiyi bilmeyen insanlar ne yenilenebilir ne yeniyi seçebilir ne de yeni olabilirler. “Yeni” öncelikle içimizde varolması gereken heyecan ve değişim.1999
Yeninin anlamını bilmeden her yeniye koşmak bize ne getirdi?
Nevval Sevindi