Şampuan tüketimini sınırlamak, et tüketimini sınırlamak..

Bunlar bana kalırsa çözüm yolu değil. Çözüm yolu değişim..

Şampuan tüketimini sınırlamak, et tüketimini sınırlamak..
1 ay boyunca tükettiğim şampuan mı daha fazla karbon salımı yapıyor, yoksa et mi diye hesaplar içerisindeydim bir kaç zamandır. İçerik karmaşıklığı artan son ürünlerin (şampuan içerisinde belki 10-15 aktif var ve hepsinin ana üretim yerleri Dünya'nın bambaşka bölgeleri) karbon salımlarının her daim çok daha fazla olacağını düşünüyorum.. Keza zaten öyle de :)

Şampuan tüketimini sınırlamak, et tüketimini sınırlamak.. Bunlar bana kalırsa çözüm yolu değil. Çözüm yolu değişim.. Yaşam stillerimizin değişmesi, bu zamana kadar "alıştığımız" tercihlerin değişmesi gerekiyor. İklim krizi toplantılarında nelerin artık "doğaya zararlı" olduğunu konuşmak yerine, daha fazla çözümlere, alternatif olarak neler yapılacağına yani "üretkenliğe" yönelmeliyiz görüşündeyim.

Dünya'daki herkes mesela bir yerlere gitmemek için araç kullanmayı bıraksa neler oluyor biliyor musunuz? Dünya'da yaklaşık 8 milyar insan var. Bu insanların ortalama olarak günde 20 km yol yaptığı düşünülürse, toplamda 160 milyar km yol kat ediliyor. Bir arabanın ortalama yakıt tüketimi 7 litre/100 km ise, bu 11,2 milyar litre benzin tüketimine denk geliyor. Benzinin yaklaşık 2,5 kg karbondioksit (CO2) emisyonu yarattığını varsayarsak, dünya genelindeki petrollü araçlardan kaynaklanan günlük CO2 emisyonu 28 milyar kg'a ulaşıyor.
Bu nedenle, dünya nüfusunun tamamının bir gün petrollü araçları kullanmaması halinde, yaklaşık 28 milyar kg CO2 emisyonu azaltılmış olacak. Bu miktar, dünya genelindeki toplam CO2 emisyonunun yaklaşık %6'sına denk geliyor.

Örneği bu çok basit bir örnek.. Lokalizasyonun artmasının ana nedenlerinden biri de olmalı mesela.. Ama lokalde eğer siz üretmiyorsanız, yani yerelde üretim yoksa o zaman yapabileceğiniz hiç bir şey olmuyor. Hepimizin "tüketici" pozisyonundan "üretici" pozisyonuna geçmesi gerekiyor. Bu geçişi de sağlayabilmek için "değişime" ihtiyaç var. Yani şu an içerisinde bulunduğumuz çemberden tamamen ama tamamen çıkıp, kendimize bambaşka bir Dünya kurmamız gerekiyor. Değişimin gücü, çok güçlü bir şekilde yaşanmalı..

Dijital zekalar, bizim yaptığımız bir çok işi yapması aslında bizlerin daha "özgür" olmasını sağlayacak. Biz bu özgürlük çemberinde eğer "üretken" olabilirsek, işte o zaman aslında "yaşamın da ucuzlaması" çok daha mümkün olacak. Lokalizasyon faaliyetlerinin artması, her türlü gıdaya erişimi kolaylaştıracak ve ucuz gıdaya erişim mümkün olacak. Dünya'nın geleceğinde giderek pahalılaşan bir gıdadan ziyade daha ucuzlayan bir gıda öngörüsü var.. Ama ne zaman? Biz eğer yeşil dönüşüm kapsamında "üretirsek" var.. Eğer böyle gider de, biz üretmezsek, o zaman "gıdaya erişim" problemleri ile karşılaşacağız. Yani gideceğimiz 2 yol var.. Ya üreteceğiz, ya da çok pahalıya tüketmek zorunda kalacağız. 2. seçenekte de bizlerin üstün efor sarfetmesi gerekiyor ki, daha fazla para kazanabilip, bunu da gıdaya verelim.. Eh, bunun da mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz. Yani sürdürülebilir değil. O zaman üretmeliyiz. Ne olursa olsun. Bir yerinden üretmeye başlamalıyız.

Can KAYACILAR

Endüstriyel Bilim İnsanı
Resim önizleme