"Bir daireme karşılık iki alacağım hayali olmamalı"
Milyonlarca insanın yaşadığı İstanbul'da 1.2 milyon bina var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Deprem Risk Yönetimi Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Tayfun Kahraman, bu binaların 790 binin 1999 depreminden önce yapıldığını söylüyor.
Kahraman'a göre, İstanbul'da depreme karşı alınacak önlemlerin en başında, yapı stoğunun tespiti, yapıların güçlendirilmesi ya da yeniden yapılması geliyor. Deprem karşısında en önemli mücadele yönteminin kentsel dönüşüm olduğunu ancak kentsel dönüşüm kavramının gerek İstanbullular gerekse kamu kurumları tarafından farklı yorumlandığını belirtiyor.
"Biz her zaman için kentsel dönüşümden bir değer bekledik. Ama kentsel dönüşüm bize bir taraftan can güvenliğimizi, bir taraftan da kentimizi sağlıklı bir hale getirmek üzere kurgulamış olduğumuz bir araç" diyor.
Bu nedenle artık afet öncelikli bir kentsel dönüşümden bahsedilmesi, "Ben evimi kentsel dönüşüme sokacağım, 1 daireme karşılık 2 daire alacağım" hayali olmaması gerektiğine dikkat çekiyor.
Kentsel dönüşüm kapsamında dayanıksız binaları yıkıp yeniden yapmanın maliyeti var. Bu maliyet, kur artışı devam ettikçe daha da artıyor. Fakat bunun yanı sıra binaları yıkmadan güçlendirme modelleri de var. Güçlendirme, yeniden inşa etmekten daha ucuz.
Öte yandan, kamu kaynaklarının doğru kullanılmasının binaların depreme dayanıklı hale getirilmesinde önemli rol oynayabileceğini dile getiren Kahraman, "Kanal İstanbul projesine aktaracağınız bütçeyi İstanbul'da yapı stoğunun yenilenmesine aktarırsanız bu problemi ortadan kaldırıyorsunuz. Böyle bir gerçek var" diye konuşuyor.
Bu olasılık şimdilik masada değil. Kentsel dönüşüm projesinden çıkacak maliyete karşılık devlet desteği var ama yeterli mi? DW Türkçe'ye konuşan TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası’nın eski başkanı Cemal Gökçe'ye göre, devlet desteğinin eksik kalması ekonomik durumu olmayan milyonlarca İstanbullu'yu deprem gerçeği karşısında çaresiz bırakıyor.
"COVID olanın işe gitmesi gibi dayanaksız binada oturan test yaptırtmıyor"
"İstanbul'da yaşayan insanların çoğu kıt kanaat bir ev almıştır kendine. Bu evin deprem güvenlikli olmadığının farkındadır ama farkındalık yetmeze diyen Cemal Gökçe, hasarlı binaların kentsel dönüşüme girmemesini ekonomik şartlara bağlıyor.
"İnsanlar COVID olduklarını biliyor ama işini kaybedecekler diye söylemiyorlar. Yapılarının deprem güvenlikli olmadığını bilenlerin de durumu bu. Test yaptırtmıyorlar çünkü yarın ona ‘Evinizi yıkacağız' diyecekler. Ama bu gidecekleri yer, destek alacakları herhangi bir yer yok. Bu nedenle evlerinde depremi bekliyorlar” görüşünü savunuyor.
Gökçe'ye göre, bina güçlendirmenin en temel konusu ekonomik durum. "Yapılarını güçlendirebilmeleri için gerekli maddi imkanı olmayanlara devletin katkı yapması gerekir" diye de ekliyor.
Mühendis Cemal Gökçe de kentsel dönüşümün yanlış uygulamalarına işaret ediyor. Varlıklı olmayan insanların yaşadığı semtlerde güçlendirme ya da yeniden inşa çalışması yapılmadığını, bu çalışmaların rantı yüksek olan yerlerde yapıldığını öne sürüyor. "Vatandaşlarımızın yapılarını deprem güvenlikli hale getirilebilmesi için çok ciddi ölçüde devlet desteğine ihtiyaç var" diyerek bir kez daha uyarıyor.