TAR
“Bir sanatçı sanatıyla mı yoksa kişiliğiyle mi değerlendirilmeli ?
Editor
0
Film; başarılı dahi bir müzisyen, erkeksi tavırları, sert duruşu, müthiş yeteneği ile dünyanın en iyi ve prestijli orkestralarından biri olan Berlin Filarmoni’nin baş maestrosu olan Lydia Tar'ın hikayesine bizi davet ediyor. Tacizci, narsist, manipülatif, tüm gücü elinde tutan, kendi kişisel tatmini için yaptığı torpilleri ve haksız tutumları ile elindeki gücünün onu nasıl yozlaştırdığını gösteren bir hikaye bu. Egosu çok yüksek, hatalarını kabul etmeyen ve başkalarının problemlerine karşı duyarsız, kimi zaman vicdansız yapısı, müziğin iyileştirici gücüne rağmen törpülenmeyen güçlü kişiliği, öte tarafta kazandığı tüm başarılarının yok sayılması ile alt üst olan kariyeriyle neredeyse her şeyini kaybeden Lydia Tar’ın hikayesine odaklanıyor.
“Bir sanatçı sanatıyla mı yoksa kişiliğiyle mi değerlendirilmeli ?” işte filmin konu aldığı o büyük soru bu. Süresi boyunca bu soru Lydia Tar ile karşımıza çıkıyor ancak film buna bir cevap getirme derdi gütmüyor. Cinsiyet farketmeksizin elimizdeki o mutlak güç, her türlü iktidar egomuz ile birleşirse nasıl bir güç zehirlenmesine dönüşür altını çiziyor.
New York Film Critics Circle, Los Angeles Film Critics Association, London Film Critics Circle ve National Society of Film Critics gibi film eleştirmenleri gruplarınca yılın en iyi filmi seçilen ve Cate Blanchett'in oyunculuğu ile haklı övgü aldığı film ilk 30 dakikası klasik müziğin teknik terimleriyle dolu olduğundan, bu türün meraklıları dışındaki izleyicilere hitap etmeyebilir hatta sıkıcı bulunabilir fakat filmin ritmine ve Cate Blanchett’in kariyerinin zirvesi, muhteşem oyunculuğuna kendini kaptırmayı başarabilenler bana kalırsa filmi büyük bir keyifle izleyeceklerdir.
Onur Küçükkaramıklı
Co-Founder at SONA Underwater Dive Technology