Konumuz seçim.....

Seçimlerin sonuçlarının milletimiz, devletimiz için hayırlı olmasını diliyorum.

Konumuz seçim.....

Takipçilerimin çoğunun hukukçu olduğunu biliyorum, hâlihazırda bildikleri hususları tekrar anlatacağım için peşinen kendilerinden özür diliyorum. Konumuz seçim. Önce şöyle bir arkanıza yaslanın, rahat edin. Seçimlerden yana endişeniz olmasın. 2017 Anayasa değişikliği ile getirilen rejimin millet için olası güzellikleri de var. Belki de hayallerimiz gerçek olacak ve 15 Mayıs gecesi her iki ittifakın birbirini çatır çatır denetleyeceği ve bu durumdan milletin nemalanacağı bir tabloyla karşılaşacağız. Anlatayım: Cumhurbaşkanlığı iki ittifaktan birinin adayında kalacak. Yeni sistemde Bakanlar Kurulu için güvenoyu oylaması yok. Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez kabinesini dilediğince oluşturup faaliyete geçebilir. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, sadece Cumhurbaşkanına karşı sorumlu.Cumhurbaşkanı istediği bakanı atar, istediğini görevden alır. İttifaklar kendi içerisinde bakanlık pazarlığı yapmış olsa dahi Cumhurbaşkanını hukuken bu talepleri yerine getirmeye zorlayan bir kural yok. Bu sistemde Mecliste hiçbir parti güvenoyu için gerekli yetersayıyı sağlayacak sayıda milletvekilliğini elde edemediğinde gündeme gelen “koalisyon hükümeti” olasılığı yok. Cumhurbaşkanı, temel hak ve özgürlükler dışında, kanunla düzenleneceği öngörülen alanlar dışında ve yasama ile yargıya dair alanlar dışında kararname yoluyla düzenleme de yapabilir. Kamu tüzel kişiliği dahi kurabilir. Buraya kadar tamamız değil mi? Gelelim Türkiye Büyük Millet Meclisine: İttifaklardan herhangi birisi 600 milletvekili sayısının yarısından bir fazlası olan 301 milletvekilini elde edemediği sürece tek ittifak olarak kanun yapamaz. Anayasa değişikliği hiç yapamaz (Anayasa değişikliği için en az 360 oy gerekiyor). Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında görevleriyle ilgili suç işledikleri iddiasıyla soruşturma açılabilmesi için en az 301 milletvekilinin önerge vermesi gerekir. Soruşturma açılabilmesi için de en az 360 oy gerekir. Böyle bir senaryoda Meclisin işleyebilmesi için partilerin uzlaşma kültürünü geliştirmesi gerekecek yoksa işsiz kalacaklar. Birbirilerine silah çekip “seçimleri yenileyelim” deseler TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri birlikte yapılmak zorunda. Cumhurbaşkanı bu kararı tek başına alabilir ancak TBMM’de karar alınabilmesi için en az 360 oy gerekiyor.  Bu arada Meclisin yaptığı kanunların Cumhurbaşkanının çıkardığı kararnamelerden üstün olduğunu da hatırlatayım. Cumhurbaşkanının kararnamesini beğenmeyen ittifak, ancak Mecliste kanun yapma sürecini işleterek bu kararnameyi bertaraf edebilir. Tabii kararnamenin iptali için Anayasa Mahkemesine de başvurabilir. Mecliste çoğunluğun bir ittifakta Cumhurbaşkanlığının diğer ittifakta kaldığı durumda milletçe çok eğleneceğiz. Eskiden koalisyon dönemlerinde olduğu gibi devlet yönetiminin işleyişi aksamayacak.

Her parti elindeki yetkiyi sonuna kadar kullanmaya çalışacak. Belki birbirilerini itham etmenin ötesine geçip istişare ederek ortak akıl üretmeyi başaracaklar. Güzel bir kültür yeşerecek ve millet nemalanacak. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine bir de bu gözle bakmaya ne dersiniz? Seçimlerin sonuçlarının milletimiz, devletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Yarın gece “ben size demiştim” demek üzere iyi geceler diliyorum.

Prof. Dr. Ayşe Odman Boztosun

Robert Kolej/ İÜHF/ MJur-MSt University of Oxford Doktora