Hayatta her şeyin bir zamanı olduğunu biliriz.

Olması gereken vakit geldiğinde olur, ne önce, ne sonra.

Hayatta her şeyin bir zamanı olduğunu biliriz.

Hayatta her şeyin bir zamanı olduğunu biliriz. Olması gereken vakit geldiğinde olur, ne önce, ne sonra. Oysa, bazı zamanlamalarda ise neden ve niçin anlamsız kalır. Tıpkı ölüm gibi. Her yaşta ölüm erkendir. Canın süresinin kıyası olmaz. Ancak bazıları vardır ki, tartışmasız erken ölümdür. Hayatının baharında gelen veda, canınızı yakar, yüreğinizi dağlar. Veda etmek gidene de, kalana da yüktür.

Gök kubbede hoş bir seda bırakıp vedalaşabilmek ise insan-ı kamile ait bir haslettir. Hoş seda bırakmak kolay mıdır, onca olumsuzluğun içinde? Belki de onun için çok daha kıymetlidir hoş sedası olan canlar, yaşamlarında da, vedalarında da. Gönülden yaşamak adına her yeni gün hepimize bahşedilmiş 24 saatlik yürek kredimiz var. Yürek kredinizi hem kendi gönlünüzün, hem de başkalarının gönlünün hoşnutluğu ile değerlendirmek varken harcamak niye?
 
Hepimizin yaşam saatindeki anları limitli. Sayılı nefes gerçeği bu dünyaya gelirken  açıklanıyor bizlere.  Bunun da var olan birçok gerçek gibi maalesef algılanması sınırlı olabiliyor. Halen bu satırları okuyabiliyorken gel geç yaşamda kendi canınıza ve diğer canlara gönül yarası yerine, gönül hoşluğu sağlamaya ne dersiniz?

Özlem Akyüz Atamer

Kale Grubu şirketinde Head Of Legal