Hayat dersinin kimden ne zaman alınacağı gerçekten de belli olmuyormuş!

Sizin çocuklarınız size hangi dersleri verdi?

Hayat dersinin kimden ne zaman alınacağı gerçekten de belli olmuyormuş!

Hayat dersinin kimden ne zaman alınacağı gerçekten de belli olmuyormuş! 8.5 yaşındaki oğlum kendimle ilgili "daha çok uğraşarak" değiştirmem gereken bir konu hakkında çok ciddi bir hayat dersi verdi bana.

Ali Derin, ilkokul 2. sınıfı bitirdi. Anaokulunda Koç Okulu kurası çıkmayınca başka bir okula başlamıştı. Koç Okulu ilkokul 2. sınıftan 3. sınıfa geçerken bir sınav açıyor, sınavı Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak yapıyorlar, oldukça da zor bir sınav. İşte oğlum da o geçiş sınavına girmişti Haziran ayında. 17 öğrenci alacaklardı sadece ve rekabet yoğundu.

Sonuçlar açıklandı ve benim minik, 60 soruda tek hata yaparak derece ile kazanmış okulu. Elbette çok sevindim, kendisi de çok mutlu oldu, sarıldık, kutladık. Ama sonra bana dönüp dedi ki "o bir hatayı yaptım diye çok üzgünsün değil mi anne!!?"

Sonra da babası artık LGS sınavı vs ile uğraşmazsın Koç Okulu'nda devam edersin deyince de "sen öyle san, annem bununla yetinmez kesin o zamanda Robert'e hazırlar beni" demiş.

Arka arkaya gelen bu iki yorum bi şekilde evreni durdurdu benim için.

Çünkü itiraf edeyim hata yaptığı soru ona göre çok basitti, sınavı kontrol ederken onu hatalı yaptığını bulmuştuk ve içimden "o kadar kolay bir soruyu nasıl yapamadı ki" diye de geçirmiş, bozulmuş ama ona söylememiştim; hatta hiç sorun yok, sınavın sonucunun ne olacağının da önemi yok, sen önemlisin ve senin iyi olman önemli gibi şeyler demiştim.

Ama sanırım çocuklar en iyi beden dili okuyucuları ve oğlum da o "anlık geçişimi" yakalamış. Tabi ki hayır, olur mu öyle şey ile başlayan bir söylev çektim ancak sonrasında düşündüm. Akademik olarak hep çok hırslıydım (ama kimsenin önünü kesmeye çalışan kötü bir hırs değil ) ve bunun hep iyi birşey olduğunu düşünürdüm.

Ama sonra o hep "en iyisini yapma" kaygısının beni aslında ne kadar yorduğunu ve sağlığıma zarar verdiğini görünce bu "toksik" özelliğimi törpüleme konusununda baya yol aldığımı sanıyordum.

Ama demek ki yeterince yol alamamışım ki oğlum o bir hatayı yaptığı için üzgün olup olmadığımı öğrenmek istedi. Farkında olmadan küçücük omuzlarına nasıl yük bindirmişim. O an bildiğim tüm sevgi cümleleri ile sarıldım ve onu her hali ile sevdiğimizi, sınav ya da başka bir başarı göstermek gibi bir baskı hissetmemesi gerektiğini, olduğu haliyle tam ve yeterli olduğunu vb. anlattım.

Ve 8.5 yaşındaki oğlumdan tek bir cümlesi ile hayat dersi aldım... Çocuklar sünger gibi.. her duyguyu emiyorlar ve o küçük dünyalarında o emdikleri duyguya kendilerince anlamlar yükleyip kendilerine yük ediniyorlar. Anne baba olmak en önemli işimiz.. Ve kendi kişisel hırslarımıza yenilip onları bizim istediğimiz yola zorlamak ya da benim gibi "akademik başarı" çok önemli hissiyatı yaratmak da sonra böyle pişmanlık dolu bir ders oluyor.

Ben kendimce "akademik başarı baskısı" toksik özelliğim ile çok daha yoğun mücadele etme dersi aldım.

Sizin çocuklarınız size hangi dersleri verdi?

Prof. Dr. Çisil Sohodol

BAU Global