Gönlümden... Yağmur Tunalı Ağabey Kaf Dağının Ardı'na düşmüş;

"Kuşların bilgesi Simurg da Kaf Dağı'nın tepesinde bilgi ağacında yaşarmış."

Gönlümden... Yağmur Tunalı Ağabey Kaf Dağının Ardı'na düşmüş;
Gönlümden...
Yağmur Tunalı Ağabey Kaf Dağının Ardı'na düşmüş;
'Gün akşamlı doğar' ömrümde her gün,
Gözlerim yollara dayanmaz olur.
Dağlarda incecik süzülür hüzün,
Süzülür ruhumda sevgili yüzün,
Yüzün sevdiceğim, can bereketim.
Sular güllerimi nazlı bir melek,
Sanırım hasretle sözlü bir melek.
"Kuşların bilgesi Simurg da Kaf Dağı'nın tepesinde bilgi ağacında yaşarmış."
Meçhul'den Mısralar yazmış Yağmur Ağabey;
Gönül çıralandı, ay parçalandı,
Kâinatım vardı avuçlarında!
Hançerdi bakışı, daha yamandı,
Sıyrıldı bir anda mesafelerden,
Gönül çıralandı, ay parçalandı.
"Bütün kuşlar, Simurg’un bilgeliğine inanır, işler ters gittikçe Simurg’un onları kurtaracağını düşünür, onu bekler dururlarmış. Ancak içlerinden onu gören olmamış, bir süre sonra kuşlar da ondan umudu kesmişler. Ta ki kuşlardan biri uzak bir ülkede Simurg’un kanadından bir tüy bulana kadar. Onun var olduğuna inanan bütün kuşlar toplanmış ve Simurg’u bulup yolunda gitmeyen şeyler için ondan yardım istemeye karar vermiş."
Masal söylemiş sonra;
Dinlediğim engin su şırıltısı,
Doldurur ömrümü, rüyalı, derin...
Yaşayış denilen şi'rini söyler,
Dünyâmızdan öte bir yeri söyler,
Dinlediğim engin su şırıltısı.
"Ancak Kaf Dağı’na ulaşmak için yedi dipsiz vadi geçilmeliymiş. Bunlar İstek, Aşk, Cehalet, İnançsızlık, Yalnızlık, Dedikodu, Ben vadileriymiş."
Karar vermiş Yağmur Tunalı;
Vakit tamam biliyorum,
Geliyorum bir doru'yla.
Nedir bana gelse ölüm?
Baş kesmiş önümde gülüm,
Gözlerinde yağmuruyla!
"Bu vadilerden geçerken kuşların çoğu eksilmiş, kimi arzularına esir olmuş, kimi güzelliğin büyüsüne kapılmış, kimi düşünmeyi unutmuş, kimi Simurg'u bulacağına inanmamış, kimi başkalarına yem olmuş, kimi yollarının yanlış olduğuna inandırılmış, kimi Simurg yok demiş... Sonunda otuz kuş kalmışlar."
Yağmur Ağabey' de giderken bir bakmış yolunda tatlı bir tebessüm var;
'Ansızın yoluma düştü gülüşün.'
Sonra da gözlerinde gözleri kalmış;
'Sonsuzluğu öper durur bakışın.'
Denizle göğün maviliğinde beklemiş;
Durmadan rüzgârlar öper sahili,
Dikilir ufkuma gözlerin neden?
Ve neden ömrümü sarmış emeli?
Bin defa bölünen uykularımda
Ölmeye çağırır dizlerin neden?
"Kaf Dağına vardıklarında sırrı anlamış otuz kuş. 'Si' otuz, 'murg' kuş demekmiş. Yedi vadiyi aştığında aradıkları şeyin kendileri olduğunu anlamışlar."
Yağmur Tunalı Ağabey de bir Simurg.
Melâl Burcu şiirini İskender Öksüz Ağabey'e ithaf etmiş, bugün de o şiiri okuyalım.
Melâl Burcu
İskender Öksüz Ağabeyime
Ruhumda vakitsiz uyandın çiçek,
Akşam öksüz, gece çılgın.. ne desem?
Günler bana matem, aylar Muharrem;
Yarıyor göğsümü çılgın bir elem,
Patlıyor içimde sayısız fişek!
Feryada kurulu sanki zemberek:
Çığlığa sarılmış gibidir Annem!
Bir dehlize varmış yollarım, gerçek:
Türkülerde gurbet, şarkılarda gam;
Akşam var ömürde hudutsuz akşam;
Uçar gider ufuklara bir meram,
Ağlar başucumda bir kanlı melek!
Gönlüm Kerbela'ya benzese gerek:
Her yönden esiyor boğucu bir sam!
Bir ölüm bilirim sevdalara denk:
Hem Azrail ağlar, hem güller ağlar!
Yalnızlık dolusu yükselir duvar;
Bu kurak iklimde kol gezer esrar,
Hududsuz çöl gibi kavrulur yürek!
Kimseler duymasın, bilmesinler tek:
Bende kainata yeter hüzün var!
Zamanla aram yok, kırılmışım pek!
Kalmış bir kenarda sevgim, hasretim;
Dilimde mısralar ne kadar yetim:
Başka türlü olamazdı cinnetim!
Ne kuğu var, ne göl, ne de bir ahenk;
Suz-i dil faslını geçiyor felek:
Başlıyor ey hüzün sana hicret'im!
Yağmur Tunalı
...
Fotoğrafta İskender Öksüz, Yağmur Tunalı ve Mevlüt Uluğtekin Yılmaz Ağabeyler var.
Mevlüt Uluğtekin Yılmaz Ağabey'e rahmetlerle...
Tüm ifadeler:
Mehmet Ali Kalkan ve 68 diğer kişi