Sonraki İçerik
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 18, 2020 0
Editor Temmuz 1, 2020 0
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 15, 2020 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 26, 2024 0
Editor Kasım 4, 2020 0
Başarılı Oyuncu, İki Filmiyle 20.Uluslararası Frankurt Türk Film Festivali’nde
Editor Şubat 25, 2020 0
Çocukların temiz hava solumasına önem verin
Editor Mayıs 19, 2021 0
Kadıköylüler tek bir yürek olup, hep bir ağızdan İstiklal Marşı’nı okudu.
Editor Mart 22, 2020 0
İş hayatı bir denge üzerine kuruludur
Editor Ocak 23, 2020 0
Yurtbay Seramik'in, İspanya'nın dünyaca ünlü geleneksel boğa güreşi gösterilerinden...
Editor Ocak 1, 2021 0
9884757 sayılarına isabet ederken satılan tek çeyrek biletin sahibi 25 milyon TL’lik...
Editor Ocak 11, 2022 0
“Mizaç Temelli Eğitim Modeli”
Editor Mart 18, 2020 0
“Öğrencilerimiz ve akademisyenlerimiz bu konuda deneyimli”
Editor Haziran 16, 2020 0
“Baba en güvenli liman”
Editor Aralık 11, 2020 0
2021 yılı boyunca fondan yararlanması planlanan bağımsız inisiyatifler:
Son aylarda daha fazla karşılaştığım ve eskiden beri doğrusunun bu olduğunu savunduğum bir düşünceyi dile getirmek istiyorum. Vücudumuzun çalışma prensiplerinde genelde farklı bir etkenin yüksek doz verilmesi ile düşük doz ve sürekli verilmesindeki etkileri çok farklı oluyor. Mesela günümüzdeki tüm ama tüm vitamin-mineral takviyeleri "yüksek doz" prensibine göre oranlı. Hepsinin arkasında yazar.. BRD değeri.. Günlük alınması gereken dozun ne kadar üzerinde olduğunu.. %200-%400.. İnanmayacaksınız ama ben bir vitaminde günlük dozun %4000 katına rastladım :) Başka bir örnek vermem gerekirse, En basitçe günlük sürekli olarak tükettiğimiz bir vitamin.. Günlük alınması gereken dozu ortalama 80 mg.. Hadi hiç bu vitamini alamadık, sürekli karbonhidrat ile beslendik diyelim. Ama bu vitaminin tabletleri 1000 mg'lık.. Yani günlük almamız gereken dozun 12,5 katı :) Ben mesela bu vitaminin tabletlerini bölerek içiyorum. Bölebildiğim, ufalayabildiğim kadar küçük dozlara parçalıyorum :) (Evet, böyle tuhaf davranışlarım var).
Artık yavaş yavaş daha küçük dozlarda, olası farklı kombinasyonlarda kalıcı değişimlerin peşinde bilim insanları.. Mesela mikroRNA'lar.. (küçük nükleik asit parçaları), mesela peptitler (küçük protein parçaları), postbiyotikler (ama iyice saflaştırılmış) mesela farklı antioksidanların bir arada kullanıldığı düşük dozlu formülasyonlar.. Bunlar kalıcı etkili.
2 ml'lik bir aşının (içerisinde belki nanogram düzeyinde biyoaktif madde olan aşının) ömür boyu kalıcı etkilerinden bahseden biz, günlük avuçla destek ürünü tüketen yine biz.
Eczaneye gittiğinizde hepimiz şunu yapıyorduk. İşte x maddesini arıyoruz.. Bir üründe 100 mg X bileşeni var, diğerinde 2000 mg var. Hemen 2000'likten ver diyorduk :) Belki de bu görüşü biraz değiştirmemiz gerekiyor.
Bahsettiğim konu sakın ola ki ilaçlar zannedilmesin, o tıbbın alanı, doktorların bileceği işler. Benim söylediğim ilaç dışındaki her türlü gıda takviyesi, vitamin, mineral takviyesi tüketim alışkanlığımız aslında.
Bahsettiğim küçük moleküllere "bitkisel peptitler" gibi şeylerde ekleniyor. Allah aşkına Dünya'da peptitlerin (yani tükettiğimiz proteinlerin çok ama çok küçük parçaları) trendinin yükselişine bir bakın (https://lnkd.in/d6tpenak). Dünya başka bir tarafa doğru gidiyor demek istiyorum.
Düşük doz, uygun kombinasyon, uzun süre kullanım ve kalıcı etki. Formül bu :) Bu düşünceler, benim kendi görüşlerim, sağlıklı yaşam için doğru bulduğum uygun öneriler. Yağmurun şiddeti değil, damlaların sürekliliği anlayışı aslında :)