DEVLET UMURU NEREDE?

Uzunca bir süredir “devlet umuru görmüş” insan sayımız çok azaldı.

DEVLET UMURU NEREDE?

DEVLET UMURU NEREDE?

“Devlet umuru” veya daha eski söyleyişle “umur-u devlet” denilen kavram bugünün devlet yöneticilerinde çok az gördüğümüz bir vasfı anlatır.

Bir bilim dalında, ticaret, bürokrasi veya siyaset alanında önemli tecrübelerden geçerek olgunlaşan, kemâle eren, hayatın hakikatine vakıf olan saygın insanlara yakıştırılan bir kavramdı bu.

“Devlet umuru görmüş” kişilerin saygınlıkları sadece belli makam ve mevkilerde bulunmuş olmaktan kaynaklanmaz. Onlar oturmasını kalkmasını, lafını tartmasını; ast ve üstlerine, yakınlarına uzaklarına nezaketle ve nezahetle davranmasını bilen; ilkeli, namuslu, karakterli ve şerefli insanlardır.

Ağırbaşlı, vakar sahibi olan ama kibirli olmayan kişilerdir. Özellikle kendisini o makamlara getiren vatandaşları yanında mütevazı, rakiplerine karşı saygılıdırlar.

Böyle bir zatı gördüğünde, hele hele kısa bir sohbetini dinledikten sonra sıradan vatandaşlar bile hemen notlarını verirler. Ve “devlet umuru görmüş insanın hali böyle olur” diye hürmet gösterirler.

Uzunca bir süredir “devlet umuru görmüş” insan sayımız çok azaldı.

Bütün bunları hatırlamamın sebebi bazı devletluların ağzından çıktığına inanmakta güçlük çektiğimiz beyanları.

********************************************

İÇİŞLERİ BAKANININ AYM’YE AYAR VERMESİ

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyelerine karşı verdiği beyanatı, bundan önceki birçok açıklamaları gibi, hayal kırıklığı yarattı. Haber aynen şöyle:

“Soylu Anayasa Mahkemesi (AYM)’nin “şehirlerarası yollarda gösteri yürüyüşünü yasaklayan kanunu, özgürlükleri kısıtladığı gerekçesiyle, iptal etmesine” değinerek AYM Başkanı’na şöyle seslendi:

‘Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım. Hadi git gel, özgürüz ya. Tamamen her şey güvenlik altında, hadi git. Niye polis koruması alıyorsun, niye eskortlarla geziyorsunuz? Ben varım sen var mısın Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı? Ben varım. Tek başıma arabamla gitmeye ben varım, sen var mısın?’ dedi.”

Bu açıklamalar neresinden baksanız sorunlu.

****

ÜSLUP SORUNU: Öncelikle Bakanın üslubu bir kahvehane ağzını andıran basitlikte. Devlet adamı ağırlığı ve vakarından eser yok.

ATANMIŞ BAKAN AYM BAŞKANINA AYAR VEREMEZ: Anayasa Mahkemesi devletin üç temel ayağından (yasama- yürütme- yargı) yargının en üst organlarından biri.

AYM görevi gereği bir kanunu Anayasaya aykırı bulup iptal etti.

Buna karşı Süleyman Soylu’nun bu açıklamasından ürpermemek mümkün değil.

Hadi hukukun üstünlüğünü kabul etmiş demeyeyim de hiç olmazsa hukuk devleti içerisinde olduğumuz iddiasında isek savunulamaz bir beyan bu.

Bir siyasetçinin veya atanmış bir Bakanın (sekreterin) bir Anayasa Mahkemesi Başkanına böylesine laubali bir üslupla “ayar vermeye” kalkıştığını hiçbir demokratik ülkede göremezsiniz.

İçişleri Bakanı AYM’nin kararının ülke açısından bir sakınca oluşturacağına dair bir görüş içindeyse, yapması gereken belli. AYM Başkanlığına, bir baskı unsuru oluşturmayacak şekilde, Bakanlık görüşünü yazılı olarak gerekçeleriyle birlikte bildirebilir. En azından AYM Başkanını ziyaret ederek çekincelerini anlatabilirdi.

AYM Başkan ve üyeleri de herhalde en az Bakan kadar vatanseverdir. Bakanın görüşlerini makul görürlerse içtihatlarında değişikliğe gidebilirler.

****

BAKAN ACZİNİ İTİRAF ETTİ: İçişleri Bakanının bu ifadeleri kendi görevini yapamadığının açıkça itirafıdır.

AYM Başkan ve üyelerinin eskortsuz, korumasız tek başına arabayla gezemeyeceklerini, hele hele bisikletle gitmeye korkmaları gerektiğini anlatıyor.

İçişleri Bakanının temel görevi tüm vatandaşlarımızın ve bu arada Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyelerinin ülkenin her yerinde bisikletle gezmekten korkmayacağı bir güvenlik ortamı sağlamaktır.

Bakan “Ben güvenliği sağlayamıyorum, bu yüzden toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün alanını daraltın” diyemez.

****

AYM ÜYESİNİN İLGİNÇ TEPKİSİ: “AYM’ye ayar vermeye” çalışan İçişleri Bakanına karşı Anayasa Mahkemesi Üyesi Engin Yıldırım sosyal medyadan bisikletli resmini paylaşarak cevap verdi. Yıldırım resimle birlikte Anayasa’nın 138. Maddesini paylaştı.

AYM üyesinin paylaştığı Anayasa maddesi şöyle: “Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz…”

Bir hukukçu olarak AYM üyesinin paylaşımını sevdim.

Bakanın “hukukun üstünlüğü” ilkesine aykırı olan sorunlu ve kaba beyanlarına karşı en ağır eleştiriyi yapmış oldu. Hem de böylesine zarif ve vakur bir üslupla.

********************************************

DEVLET BEY DE…

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Türk Tabipler Birliği’ne tweet mesajlarıyla “ayar çekti.”

Türk Tabipler Birliği yöneticileri, herkesin konuştuğu, “Sağlık Bakanlığı verilerin güvenilir olmadığına” dair somut bilgiler paylaşıyor.

Buna karşı devletin yapması gereken şey, olanca şeffaflığı ile gerçeği paylaşmak ve halkın verilere inanmasını sağlamaktan ibaret değil midir?

Ama cevabı devlet kurumları yerine sert bir üslupla Devlet Bahçeli verdi:

“Virüsü bilmezler, tıptan anlamazlar. Alakasız oldukları her konuda bilirkişiliğe kalkışırlar. Tek yaptıkları insanlarımızın moral seviyelerini aşağı çekmek, öldük, bittik, tükendik fitnesini rüzgâr gibi estirmektir. Milletimiz bu kifayetsiz muhterislerden bıkmış usanmıştır.”

İktisat Doktoru Bahçeli’nin tıp konusundaki bilgisini Ahmet Türk’ün “ağır sağlık sorunları sebebiyle” affını sağlamasından biliyoruz. Malum Ahmet Türk cezaevinden çıktıktan sonra Mardin’e Belediye Başkanı seçilmişti.

Bahçeli’nin tweetine Dr. İbrahim Sözen cevap vermiş: “Ben tıp doktoruyum. Literatürde 15 bilimsel çalışmam, bu çalışmalara atıfta bulunmuş 900 küsur yayın var. Sen kimsin?”

Devlet Bahçeli bu defa hedefi daha da büyüttü: Türk Tabipler Birliği’ni ihanetle suçlayarak birliğin derhal ve acilen kapatılmasını ve yöneticilerinin cezalandırılmasını istedi.

Bırakın “devlet adamını”, “devletin adamı” olana bile yakışmayan bir tavır ve üslup bu.

Tamam anladık, “Devlet burada” ama “devlet umuru” nerede?

17.09.2020

Ruhittin Sönmez