Bugün "Dünya Günü".

Çevre duyarlılığı ile birlikte sahip olmamız gereken başka duygular da var.

Bugün "Dünya Günü".
Bugün "Dünya Günü". Yaşadığımız evrende nerede olduğumuzu, bu devasa evrende evimiz olan Dünya'da neler yaptığımızı, evimize nasıl davrandığımızı ve bundan sonuçlar çıkararak neler yapmamamız gerektiğinin bir kez daha idrakına vardığımız gündür aslında Dünya Günü.

Çevre duyarlılığı konuları sürekli konuşulur. Evimizdeki çöpten, su tüketimlerimize, plastik tercihlerimizden, elektrik kullanımına kadar. Buralarda belli bir bilinçte bir topluluğa sahibiz. Size bir algoritma sunmak istiyorum ve sonrasında sözü başka bir yere getireceğim.

Evinde suyu tasarruflu kullanan, atık geri dönüşümü konusunda oldukça bilinçli, evinde kullanmadığı odanın ışığını asla açık bırakmayan, kompost yapmayı bilen vs. vs. bir çok çevrebilincine sahip bir insan hayal edin. Ama bu insanın diğer insanlara kötü davrandığını, sevgiden yoksun olduğunu, çevre hakkındaki o "muazzam" bilgisi ile diğer insanları ezmeye çalıştığını, kendinden başkasını hor gördüğünü bir hayal edin. Sizce bu insan, aslında hedeflediği o "yeşil Dünya'ya" ulaşabilir mi?

Çevre duyarlılığının devletler tarafından yaptırımla sağlanması gerektiğini savunan, özel şirketlerin bu duyarlılığa hiç bir zaman gelemeyeceğini, hatta özel şirketlerin çevreyi asıl kirleten olduğunu savunan ama bu savunmayı yazdığı bilgisayarın özel şirketin, oturduğu sandalyenin özel şirketin, giydiği giysiden, kullandığı bardağa kadar hepsinin özel şirketlerin ürettiğini bilmeyen bir "çevre duyarlılığına sahip insan" sizce başarıya ulaşabilir mi?

Demem o ki, çevre duyarlılığı ile birlikte sahip olmamız gereken başka duygular da var. Yani tek başına çevre duyarlılığı yeterli değil. Her şeyden önce "sevgi"nin gücünü yüreğinde hissetmeli insan. Kirletenin ana sorumlusunun aslında kendisi olduğunu bilmeli insan.. Ve tam da bu hissiyatla Dünya'ya karşı her birimiz mahcubiyet duyup, sevgi çemberini giderek güçlendirmeliyiz. Dünya kaynaklarını sınırlı kullanmanın yanında, Dünya'ya olan borcumuzu üzerinde birlikte yaşadığımız diğer insanları da motive ederek, güzel bir geleceğin var olduğunu onlara da aşılayarak, karşılıksız severek ödemeliyiz.

8 milyar insan bir bütünüz. Çok fazla iletişiminizin olmadığı ama bazı sabahlar karşılaştığınız komşunuza Günaydın demeyip, yanından asık suratla geçtiğiniz her sabah Dünya'nın kötüye gitmesinin bir nedeni mesela. İş yerindeyseniz, çalışanlarınızın çalışmalarından önce "mutluluğunu" ön planda tutmuyorsanız, emeklerini takdir etmiyor, daha fazla çalışmadıkları için onlara kızıyorsanız hep birlikte kaybediyoruz mesela. Kaynaklarımızı boşa harcıyoruz demektir. O fabrika ürettiği üründen, kullandığı enerjiye kadar her şeyi kötüye kullanıyor demektir. İsrafın en çok görüldüğü yerlerdir mesela "mutsuz" iş hayatlarına sahip şirketler. Böyle yerler, bir insanın hayatı boyunca yaptığı tasarrufu bir dakikada harcayıp israf eden yapılardır.

Özetle Dünya Günü'nde öncelikle hissetmemiz gereken şeyler "hoşgörü", "takdir", "birliktelik", "özgürlük", "karşılıksız sevgi" gibi duygulardır. Gerisi kolay.

Can KAYACILAR

Biyolog, Davranış Bilimci (Neuroscientist, MSc),
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok