BİR YAZI İÇİN VERİLEN EMEK....

Bugünkü pazar yazım -ne mutlu ki- 31 Aralık’a denk geldi.

BİR YAZI  İÇİN VERİLEN EMEK....
Şöyle bir hesapladım da, bu okuyacağınız yazı için neredeyse 8 saat uğraşmışım. Elbette, öncesinde, üstünde çalıştığım iki taslağı, içerdiği bütün hikayelerle ve bilgilerle beraber çöpe attığımı da ekleyeyim. Niye çöpe gitti?

Çünkü, “eşim beğenmedi”. 

Bir taslakta, verdiğim bilgilerin yeterince ikna edici olmadığını düşündü; diğerinde vermek istediğim mesajı net veremediğimi söyledi. Oysa, benim gözümden baktığınızda her şey o kadar anlaşılır, açık ve akıcıydı ki.

Buna “zihinsel körleşme” deniyor. Birbirini tekrarlayan işler yapan bir kişinin artık kendi hatalarını göremez hâle gelmesi veya monotonluğa düşmesi diyebiliriz.

Bunu önlemenin veya bu durumdan kurtulmanın ilacı da işte o “üçüncü göz”. Bu kişi eşiniz, yakın arkadaşınız ve hatta bir mentor da olabilir. Tek kıstas, o değerlendirmeyi yapacak kişinin birikimine, vizyonuna ve objektifliğine güveniyor olmanız.
Hatta sizden farklı bir işle uğraşıyor olması da avantaj sayılabilir. “Hayatı en iyi sana benzemeyenlerden öğrenirmişsin” ya; o hesap bence.

*

Elbette bu durum sadece yazılı işlerle sınırlı değil. Yıllardır topluluklar karşısında konuşma, sunum yapıyor olsanız bile, bazen sahneye çıkmadan önce ev halkının veya bir arkadaşın karşısında prova yapmak ve onlardan hem içerik hem de sunum becerileriniz hakkında bir geri bildirim almak faydalı olabiliyor.

Dr. Sertaç Doğanay anlatmıştı:

2017 yılında ODTÜ’de yapacağı 18 dakikalık bir TEDx konuşması için tam 3 ay hazırlanmış. Evde eşini ve oğlunu karşısına oturtup o kadar çok prova yapmış ki, oğlu Yiğit Ali en sonunda şöyle sormuş:

“Baba, bu acı ne zaman bitecek?”



*

Bugünkü pazar yazım -ne mutlu ki- 31 Aralık’a denk geldi.

Bitirmekte olduğumuz 2023 yılı, yeni başlangıçlar yapmak bakımından ve yaşamdaki öğrenme sürecimde benim için değerli kilometre taşlarından biri oldu. Her şeyden önce, ülke değiştirdim ve daha önce hiç deneyimlemediğim bir coğrafyada; bir Baltık ülkesinde yaşamaya başladım.

Bu ülkede geçirdiğim yaklaşık bir yılda, yine “Hayatı en iyi sana benzemeyenlerden öğrenirmişsin.” sözünden yola çıkarsak; iletişim, empati kurma becerisi, soğuk iklimle başa çıkma bakımından Litvanların bana çok şey öğrettiğini söylemeliyim.

Tabii ki, sizin paylaşımlarınız, yazılarımdan hiç esirgemediğiniz yorumlarınız ise öğrenme ve düşünme yoluma ışık tuttu; tutmaya da devam ediyor.

İzlediğinizi tahmin ettiğim “Arrival — Geliş” filminde geçen bir soru vardır. Bir başka yazıyı da öyle bitirmiştim; yine oradaki soruyla ve (şahsi) cevabımla bitireyim:

“Hayatını başından sonuna kadar görebiliyor olsaydın bir şeyleri değiştirir miydin?”

--Evet, ailemle daha çok vakit geçirir; gün batımlarının daha fazla tadını çıkarır ve her gün mutlaka yeni bir şey öğrenirdim.


Dilerim, hepimiz için önce sağlıklı bir yıl olur. Gerisi nasıl olsa gelir. 

*İletişimimizi daha da kolaylaştırabilir düşüncesiyle Instagram adresimi de ekleyeyim: https://lnkd.in/dckyXdWx

Damla Ömür Tantekin

Founder of D Strategy | Advisor |
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok