Önceki İçerik
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 18, 2020 0
Editor Temmuz 1, 2020 0
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 15, 2020 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 26, 2024 0
Editor Mayıs 27, 2020 0
Otuzbeşten fazla kaşık ve kavanoz mama çeşidiyle yeni tasarım ambalajlarında
Editor Aralık 20, 2021 0
Çiğdem Aksan: “Koçluğu anlatan en güzel metafor ‘Anahtar’dır.”
Editor Temmuz 4, 2020 0
‘MAHALLE EVLERİ’ KURULUYOR
Editor Eylül 11, 2021 0
Türkiye’de çocuk ve gençlik edebiyatı alanında yayımlanan tek dergi olan İyi Kitap’ın...
Editor Ocak 20, 2021 0
Tatil atölyeleri 26 Ocak – 13 Şubat tarihleri arasında Zoom uygulaması üzerinden...
Editor Mart 6, 2021 0
Kadın ve erkek çalışanlar için fırsat eşitliğini ilke edinen Novo Nordisk, KAGİDER...
Editor Mart 14, 2020 0
“Dede himmet” dediklerinde “Oğul hizmet!” buyurmuşlar. İşte Emrehan Küey’in adı...
Yaşamın değerini bir kez daha hatırladığımız bir andan sonra, gemi ile adalara geçme kararlılığımızdan vazgeçmedik. Oturduğumuz yerde rüzgar hızı 18'lerde, gayet ılıman bir hava vardı. Sonrasında Bostancı'dan vapura bindik.. Ve tam o saatlerde bir çok seferin "ani rüzgar" nedeniyle iptal edildiğini, vapurda insanların dua etmeye başlayacağı kadar çok yoğun sallantıdan sonra okudum. Gerçekten benim için eşsiz bir deneyimdi diyebilirim. Zar zor kendimizi Büyükada'ya attık. Sonrasında biraz yürüyüş. Dönüş seferleri ise yine tam bir rastgelelik içindeydi. Binmek için hedeflediğimiz vapur hattı, son anda seferini iptal etti. Diğer vapur hattına koştuk ve o da rotasından çok farklı bir şekilde tüm adalara uğrayıp, hınca hınç vapuru doldurduktan sonra tekrardan bindiğimiz yere vardı.
Biliyorum, bunlar benim yaşadığım özel şeyler.. Ama size gelecek adına Türkiye'yi bekleyen 2 büyük tehlikeden bahsetmek istiyorum. Birincisi nüfusun sağlıksız bir şekilde "yaşlanması".. İkincisi de "iklim krizinin hepimizin günlük ölüm riskini çokça arttırdığı" gerçeği..
Yaşlanma konusu benim yıllardır mekanizmaları üzerinde çalıştığım, kendi üzerimde belki binlerce şeyi bizzat "denediğim" bir konu. Yaşlanmak elbette kötü bir şey değil, zaten bir yaşam gerçeği.. Ama "sağlıksız yaşlanma" kaderimizde olmaması gereken bir şey. Kognitif fonksiyonların çöktüğü, fiziksel gücün bittiği, algının-muhakemenin alabildiğine rasyoneliteden çıktığı bir yaşlanması bizler, toplum olarak hak etmiyoruz! Aslında hepimizin vermesi gereken ana savaş, tam olarak bu.. Sağlıklı yaşlanabilme savaşı.. Daha zinde bir beden, daha zinde bir zihinle.. Bunun için de yapmamız gerekenler çok net.. Antioksidan zengini, bol çeşitli, bol bitkisel proteinli beslenme, yerinde egzersiz ve güçlü sosyal yaşam..
İkinci olarak ani değişen hava olayları yaşamlarımızı alabildiğine tehdit eder hale geldi. Sıcaklık dalgalarının yarattığı fırtına, sel, aşırı yağış ya da kuraklık tehlikesi, artık yaşamlarımızı daha zor bir hale getirdi. Salgın hastalıklar da bunlara hızla ekleniyor ve farklı bir geleceğe doğru yol alıyoruz.