Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 18, 2020 0
Editor Temmuz 1, 2020 0
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 15, 2020 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 26, 2024 0
Editor Mayıs 27, 2020 0
Otuzbeşten fazla kaşık ve kavanoz mama çeşidiyle yeni tasarım ambalajlarında
Editor Aralık 20, 2021 0
Çiğdem Aksan: “Koçluğu anlatan en güzel metafor ‘Anahtar’dır.”
Editor Temmuz 4, 2020 0
‘MAHALLE EVLERİ’ KURULUYOR
Editor Eylül 11, 2021 0
Türkiye’de çocuk ve gençlik edebiyatı alanında yayımlanan tek dergi olan İyi Kitap’ın...
Editor Ocak 20, 2021 0
Tatil atölyeleri 26 Ocak – 13 Şubat tarihleri arasında Zoom uygulaması üzerinden...
Editor Mart 6, 2021 0
Kadın ve erkek çalışanlar için fırsat eşitliğini ilke edinen Novo Nordisk, KAGİDER...
Editor Mart 14, 2020 0
“Dede himmet” dediklerinde “Oğul hizmet!” buyurmuşlar. İşte Emrehan Küey’in adı...
Sadece bir günlüğüne annemin doğum günü için gittiğim Side'de ablamla gezinirken o kadar çok şey geldi ki aklıma!
Side Belediyesi'nin önündeki kavşak, eniştem rahmetli olduğundan beri onun adıyla: Nejdet Atik. Ablamın oğlunun Diş Hastanesi o kavşağa çok yakın. Oradan geçerken "Babamın Kavşağı" dermiş...
Yıllar önce, 1988'de, Alanya'nın ilk beş yıldızlı oteli olacak Serap Su Oteli daha şantiye haldeyken ben Rezervasyon Şefi olarak çalışmaya başladım. Modaya bulaşmadan önceki 3 ayımda...
Rezervasyon olunca ilk yaptığım benden önce acentelerle yapılan anlaşmaları tek tek incelemek ve tablolaştırmak oldu. Çünkü hangi acente daha avantajlıysa, ona daha fazla kontenjan ayırabilirdik.
Dahası verilecek kontenjanları gerçekten doldurabilir miydi acenteler? Yani acenteleri araştırmak da gerekiyordu. Hepsiyle tek tek ve yeniden bağlantıya geçtim. Yılı aylara, ayları haftalara bölüp, acentelerin onayladıkları turist sayılarını tek tek yazdım ve hatta otelin belirli kısımlarını belirli acentelere verirsek daha kolay bir takip olabileceğinden hareketler, odaları da öyle planladım.
Turizm okumamış 19 yaşında biri olarak yaptığım işlerin standartı inanılmazdı.
Fakat otelcilikte profesyonelliğe karışan özel ilişkileri, seviyeyi basitleştiren laçkalığı sevemedim. İnsanlara işlerini daha iyi yapmalarını da, görevim gereği söyleyemezdim. Dolayısıyla ayrıldım. Ayrılırken Genel Müdür "tablolarımı" istemişti ve demişti ki, "çok profesyonel" çalıştın.
Ben de ona cevaben: "Burada gördüğüm seviye devam ederse, beş yıldız değil, basit bir otel olursunuz..."
Aynı dönemde hala hayatta olan eniştemin yaptığı işe ne kadar adanmış olduğunu görürken, oteldeki yozlaşmışlığa tanıklık sanki bana ders verir gibiydi.
Dün ablamla Side sahilinde otururken, eniştemin doldurmasını yaptığı alana, dalgakırana karşı oturduk. Ablam bir gece yarısı hava çok kötüleştiğinde eniştemle birlikte nasıl inşaat alanına geldiklerinden söz etti... Sanki hava da şakasını yapar gibi biz konuşurken, ilerilerden bir hortum gösterdi bize. İnanılmazdı!
Ben o 3 aylık çalışma dönemimde bir şeyi kesin kafama koydum: Daima elimden gelenin en iyisini yapacak ve daima en iyilerle çalışacaktım!
Basit insanlarla çalışırsan, basitleşirsin; profesyonellerle çalışırsan da profesyonelleşirsin. Ve hayatım boyunca daima işimi iyi yaptım, işini iyi yapanlarla çalıştım. Asla adımı basit işlerle yan yana getirmedim. Asla 3 kuruş menfaat için kaliteden ve etikten ödün vermedim.
Nihayetinde kim geriye dönüp baktığında yaşamında basit biri olup, basit ve sığ işler yaptığını görmek ister ki?