AVM'lerin, işyerlerinin, evlerin, okulların, üniversitelerin, kamu kurumlarının.. Hepsinin çatıları boş.

Türkiye'de ben henüz "çatıda cam sera" hiç görmedim.

AVM'lerin, işyerlerinin, evlerin, okulların, üniversitelerin, kamu kurumlarının.. Hepsinin çatıları boş.
AVM'lerin, işyerlerinin, evlerin, okulların, üniversitelerin, kamu kurumlarının.. Hepsinin çatıları boş. Sürdürülebilirlik denildiğinde aklıma bu model geliyor. Çatılara cam seralar kurma fikri. Çünkü ancak o zaman bana güçlü bir üretimin tetiklenebileceği fikri hakim oluyor. Hep aynı şeyi diyorum. Seralar cam olmalı. Seraların tüm ama tüm aksamları Türkiye'de üretilmeli. Yani cam seraların malzemelerini yurtdışı kaynaklardan almamalıyız. Bunu yapabilecek günümüz yıllar, yıllar öncesinden var. Uygun, ekonomik, dayanabilir cam üretimi de sağlayabiliyoruz. Belki maliyeti ve ağırlığı da düşürme adına cam malzemeleri daha ince, filmli vs. de üretebiliriz. Yani çok fazla çözüm yolumuz bu konuda da var.

Türkiye'de ben henüz "çatıda cam sera" hiç görmedim. Bu cam seraların çok büyük faydaları olacak. Özellikle şirketlerin ve okulların üzerinde olursa, insanların "bir şeyler yetiştirme merakı" yeniden tetiklenecek. Ayrıca böyle seraların en büyük faydası, çalışanların ya da işte o binada bulunanların "mental sağlığını" pozitif yönde etkileyebilecek olması. Çünkü bir kahve molasında, serada 1 tur atmanız, şehrin o bunaltan, insanı darlayan grisinden kurtulmanızı sağlayacak ve mental sağlığınız için muhteşem bir katkıda bulunacak. Zira çocukların, gençlerin de sağlığı aynı şekilde olumlu yönde etkilenecek.

Şehrin sürdürülebilirliği ancak bu şekilde çok daha "üretime yönelik" olabilir görüşündeyim. Hele ki dikey tarım gibi daha da sofistike tarımsal üretimler sağlandığında, üretilenlerin bir kısmı ticarete, bir kısmı ise binada yaşayanlara dağıtıldığında, tarımın iyileştirici gücünü o zaman çok net hissedebileceğiz. Şehirde yaşayan gergin insanlara huzur bu şekilde gelebilir örneğin.

İstanbul mesela ortalama 5.400 kilometrekare.. Yani 5.400.000 dönüm :) Bunun yarısından fazlasını yol, boş arazi vs. deseniz geriye elinizde yine baya büyük bir ölçekte "çatıda tarım arazisi" kalıyor.

Az önce baktım, Türkiye'de TÜM tıbbi aromatik bitki üretimi 1.300.000 dönümde yapılıyormuş :) İstanbul'un çatı yüzölçümü eh anca bu kadardır işte :) Çatıda seranın potansiyelini sizlere anlatmak için bu örnekleri vermek istedim. Hele ki o cam seralarda 4, 5, 6 kat dikey tarım yapılabilirse, muazzam bir üretim sağlanabilir.

Çatıda seralar istihdam için de çok etkili bir kaynak olur. Sonuç olarak seranın bakımı için her gün belki sabah saatlerinde bir kontrol, sonrasında iş yerinde uygun çalışmalara devam edilebilir. Bu konuda serada ürün yetiştirme eğitimleri alınabilir.

Teletıp (telemedicine) çağı, yapay zekanın gelişmesiyle inanılmaz derecede ilerleyecek. Yani vücudunuzda görünen bir sorunu fotoğraflayıp, yapay zeka aracılığıyla onun ne olduğunu bilebilir ya da sağlık problemlerinize hafifletici çareleri yine yapay zeka ile bulabilirsiniz. Seradaki özellikle hastalık vs. problemleri için de bu geçerli olabilir. Ve gelecekte tüm seraları yapay zekalar yönetebilir. Bu oldukça mümkün.

Bugün biraz çatılara daha dikkatli bakma günü :)

Güzel bir Pazar gününüz olsun.

Can KAYACILAR

  Biyolog, Davranış Bilimci (Neuroscientist, MSc)
 
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok

Bu resim için alternatif metin açıklaması yok
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok

Bu resim için alternatif metin açıklaması yok