ABDULKADİR SEZGİN

Azerbaycan’da açılacak beş okula öğretmen olarak görevlendirilmiştik.

ABDULKADİR SEZGİN
ABDULKADİR SEZGİN
Azerbaycan’da açılacak beş okula öğretmen olarak görevlendirilmiştik.
“İlahiyat Temayüllü mektep” deniyordu onun adına(1993).
Din İşleri müşavirimizdi. Havaalanında uçağın kapısında karşılamıştı bizi. Akşamı misafirhanede geçirmiş, sabah kahvaltı sonrası toplamış on kişiye Azerbaycan’ı anlatmıştı. Dikkat etmemiz gerekenleri sıralamıştı.
Görev yerlerimizi belirlemeye gelmişti sıra.
Bakü’de kalmak istiyordum ben..
Bakü’deki okulun Şiiliğin merkezi durumunda olduğunu, adımın sıkıntı yaratabileceğini söylemişti. Boyun bükünce de;
“Eren Muallim” diyelim o zaman sana, deyip çözüm bulmuştu.
"O. Eren Alp" olarak kimlik düzenlemişti.
Saklarım hatıra olarak.
O da çare olamamıştı tabi.
İran sefiri gidip “Türkiye’den Sünnilik öğretmeye gelmiş bunlar” demiş vazgeçirmişti velileri.
İkinci okulda da aynısını yaşamıştık.
Mezhep ayrımının milletimiz için ne derece ciddi durum olduğunu en iyi orada fark etmiştim. Üçüncü okulda derslere girebilmiştik ancak.Yöneticileri bayan ve Elçibey yanlısıydılar. Destek görmüştük onlardan.
Elçilikteki odasına giderdik. Seveni çoktu. Önemli isimler tanımıştık orada.
"Belediye Başkanlığına adaylığını koysa kazanır” diyorlardı Bakülüler onun icin.
Boş kalmazdı odası. Evi de öyleydi.
Akşamları ilim meclisiydi âdete.
Çok şey edinmiştik o sohbetlerden.
Sevmeyeni de vardı tabi. Allahşükür Paşazade mesela. Şeyhülislamı Kafkas İslami’nin. Oydu sıfatı. Yıldızları barışmamıştı hiç . Bakü İlahiyat Fakültesinin Türk dekan Yardımcısı Kemal ATİK ile gidip iftar yemeğine davet etmiştik.
"Onun olduğu yere ben gelmem" demişti.
***
Karabağ’dan “Ekber Başkul” adlı birisi Peygamberliğini ilan etmiş.
Yardımcısını göndermiş hükümete “peygamberliğimi tanıyın” diye.
Abdulkadir abiye yönlendirmişler onlar da. “Bir de o görsün dinlesin” diye. Odasındaydık “ gönderiyoruz” diye telefon ettiklerinde.
Tek ortalı defterle çıkıp gelmişti elçisi Başkul’un. Ayetleri yazılıymış o sayfalarda. Türk Peygamberi gönderme eksiği varmış Allah’ın.
O oluyormuş kendisi. Benzer şeyler anlatmıştı yardımcısı.
,Dinlemişti bir süre şunu demişti sonunda.
“Türkçülük tarafınız var sizin, ağır konuşmak istemiyorum o yüzden.
Git ona de ben ona böyle bir görev vermedim. Dangalaklık etmesin.
Özü dururken hem kömekçisi(yardımcısı) ile görüşmem ben
Telefonumu vermeme de gerek yok. O Peygamberse telefonum ayandır ona.
***
Öğlen tike "kebap" söylemişti bir keresinde. “Sümüksüz ola ha“ demişti garsona. Gülmüştük, et ile sümük arasında ne bağ var diye.
“Kemiğe” “sümük” deniyormuş Azerbaycan’da.
***
Öğrenme merakım yüzünden biriyle konuşmaya durur arkada kalırdım bazen. “Bu bizim Osman da yapağılı koyun gibi, gördüğüne takılıyor” demişti.
***
Uçakla yolculuk sırasında hostesin servis önceliğini köpeğiyle yolculuk eden Amerikalıya yaptığını görünce.
Uçak yeni alınmış Amerikalı mühendis var o maksatla orada.
“Ay hanım bize yoohhh” demiş,“Size daldan verecekler” cevabını alıca da ;
“O daldan, siz gabaktan versez olmırrr?” demişti.
(“Dal” arka “gabak” ön demek Azerbaycan Türkçesinde)
***
Özal’ı ölümünden üç gün evvel Bakü Devlet Üniversitesi salonunda dinlemiştik. Elçibey’le birlikte sahneye gelmişlerdi.
Tören sonrası rektörün odasında iki Cumhurbaşkanına kuru yemiş ikramı olacaktı. Özal’ın rahatsızlığı yüzünden belliydi. Programını kısaltmış Türkiye’ye dönmüştü. Kuru yemişler bize kalmıştı. Rektör Maarif Nazırı oturup yemiştik birlikte.
****
Türkiye’ye döndükten sona Burdur Türk ocağına konferans için davet etmiştik. “Alevi Bektaşilik” konusunu anlatmış, büyük ilgi görmüştü Burdur halkından.
***
Şeker hastasıydı başka rahatsızlıkları da vardı. “Övünmek gibi olmasın. Kırk türlü hastalığım var. Barışık olacaksınız hastalığınızla” derdi.
***
Renkli kişiliğe sahipti. Latifeyi (zarafat deniyor Azerbaycan'da) ince espriyi severdi. Kulak kabartır yeri geldiğinde anlatırdım onları daha sonra kendisine . “Geydiyata geçirdin mi bunu da” derdi bana.
***
Ziyaretime de gelmişti İncirli Lisesinde Türkiye’ye döndükten sonra. “Mili Düşünce Merkezinde” görüşüyorduk son olarak.“Alevi Bektaşilik” konusunu anlatmıştı orada da.
Çok şey öğrenmiştik kendisinden çok eser bıraktı o konuda.
Çok hatıralarımız oldu daha.
Ömrünü Türk milletinin birliği dirliğine adamış, yazar, ilahiyatçı dünyada sevilmeye değer insanlardan biriydi o.
Bir yıl önce bugün ayrıldı aramızdan.
Ruhu şad Mekânı cennet olsun.
Sayıları artmakta giderek öte taraftaki tanıdıklarımızın...
Osman ERENALP
Ankara 13 Mart 2024
Bir 3 kişi görseli olabilir