2500 yıl önce kurulan Bergama....

Berganma UNESCO Dünya Mirası Alanı'dır.

2500 yıl önce kurulan Bergama....
2500 yıl önce kurulan Bergama'yı tarih sahnesinde özel kılan, yüzyıllar boyunca entelektüel olarak kültüre ve öğrenmeye sunduğu katkılarıyla nam salmasıydı.

Konumu gereği Caicus Nehri vadisine bakan belirgin bir tepenin üzerinde bulunduğundan, hayati ticaret yollarını kontrol etti ve doğal olarak savunma avantajı vardı. İskenderiye Kütüphanesi'ne rakip, en önemli kütüphanelerden birine ev sahipliği yapıyordu. Şehir şifa alanındaki ilerlemeleriyle biliniyordu. Bergama Tıp Okulu, antik dünyada tıbbın anlaşılmasına ve uygulanmasına önemli katkılarda bulunmuştu.

Kurulduktan 500 yıl sonra varlığını Roma Imparatorluğu'na teslim ederek bu kez de Roma'nın Asya eyaleti başkenti olarak hizmet etti.

Bergama Krallığı, heykel, sanat ve mimarlık için önemli bir merkezdi. En ünlü anıtlardan biri, Zeus ve Athena'ya adanmış muhteşem ve görkemli bir yapı olan Bergama Sunağı idi. Sunak, Helenistik heykel ve mimarisi şaheseriydi ve 1879'dan beri Berlin'deki Pergamon Müzesi'nde sergileniyor.

Adı üzerindeki müzedeki çoğu eser Bergama'dandır ancak Priene'den, Milet'ten hatta Orta Asya'dan eserleri de görmek mümkündür bu müzede.
Müzeyi gezerken, Türkçe dahil olmak üzere eserler hakkında geniş açıklamalar sunuluyor. Arkeoloji konusunda ekol olan Almanların müzecilik anlayışını beğeniyorum ve Pergamon'un da ilk girdiğiniz andan itibaren sahiden bir antik kente girmiş gibi hissettirdiğini söylemeliyim fakat şunu da eklemeden edemem, bir Türk insanının güzelim Bergama sunağını tüm ihtişamı ile sapasağlam karşısında görünce içinin burkulmaması pek mümkün değil.

Dünya kültür tarihine hizmet eden sanat eserleri vakti zamanında, I. Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı'nın yavaş yavaş içine yuvarlandığı vahim şartlar neticesinde bugün Berlin’dedir. Dönemin kanunları uyarınca yapılan anlaşmalar gereği kalıntılar Almanlara verilmiş, karşılığında Bağdat ve Hicaz demiryollarının yapımını üstlenmişlerdir. Sultan II. Abdülhamid esasen eğitimli ve bilgili bir kişi iken belli ki zor bir tercih yapmak zorunda kalmış, Bergama ile demiryolları arasında seçim yapmıştır.

Bu eserler Bergama’da kalsaydı ne olurdu?

Sorunun cevabını kestirebilmek çok da güç değil. Zeugma, Samsat, Hasankeyf ve daha niceleri gini aynı derecede öneme haiz kalıntıların başına gelenler bize gösteriyor ki, kültür mirasına sahip çıkma konusunda zaafiyetlerimiz var.
Türkiye'de kalmış olsalar acaba hala ayakta olurlar mıydı aklıma takılan ilk konu. Ikincisi ise müzecilik anlayışımız. Bu konuda daha fazla çalışmamız gerekiyor gibime geliyor. Hergün kapısından saatlerce beklenen kuyruğu eksik olmayan müzeye dünyanın her yerinden misafir çekebiliyorlar **

Bergama antik dünyanın kültürel, politik ve entelektüel manzarasının şekillenmesinde çok önemli bir rol oynadı ve arkasında tarihsel önemi devam eden kalıcı bir miras bıraktı. Bugün Bergama'daki ören yeri ve arkeolojik sit alanı da aynı müzesi gibi zengin tarihini ve kültürel mirasını keşfetmekle ilgilenleri çeken bir cazibe merkezi, UNESCO Dünya Mirası Alanı'dır.

Onur Küçükkaramıklı

Co-Founder at SONA Underwater Dive Technology
Resim önizleme