Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 18, 2020 0
Editor Temmuz 1, 2020 0
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 15, 2020 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 26, 2024 0
Editor Şubat 15, 2021 0
Bir keçi çobanı, bir akademisyen, bir CEO, bir sanatçı ve bir gazetecinin ortak...
Editor Ağustos 25, 2020 0
Öztunç: Çöken menfezle ilgili 1 yıl önce yapılan uyarı dikkate alınmadı
Editor Haziran 26, 2021 0
Toksinlerden arınmamıza yardımcı
Editor Ekim 16, 2021 0
Cep telefıonu göz hizasına kaldırılmalı
Editor Eylül 2, 2021 0
Son zamanlarda enerji maliyetlerinin artması ile enerji tasarrufuna yönelik birçok...
Editor Kasım 28, 2021 0
Tarımsal Üretimlerimizi İklim Değişikliğine Entegre Etmeliyiz
Editor Temmuz 28, 2021 0
Hakikat der ki; "Ne sen varsın, ne de ben var olan yalnızca HAKTIR.
Editor Şubat 5, 2020 0
Strateji belirlemede dikkat edilmesi gereken 6 kritik adım açıkladı.
Editor Haziran 27, 2020 0
Antalya’da Turizm Sağlık Sertifikalı 10 Oteli Seçtik
Türkiye "olumsuzluklar" ülkesi midir? Türkiye "umutsuzluklar" ülkesi midir? Türkiye istediğiniz bilimsel çalışmayı, istediğiniz teknolojik gelişmeyi, istediğiniz deneysel çalışmaları "yapamayacağınız" bir yer midir? Eğer bu sorulara cevabınız evetse, peki ya bir sonraki adım ne? Bu ülkede "herkes, hiçbir şey yapamaz" diyorsanız, bunca içlerinde umut dolu, gelecek hayali kuran milyonlarca insana bunu mu duyuralım?
Türkiye'nin muazzam doğa güzelliklerini, inanılmaz derece zeki, çalışkan ve azimli insanlarını, bu ülkenin tabiri yerindeyse insan eksen insan çıkacak topraklarını, muhteşem deniz koylarını, dağlarını, ovalarını, göllerini, kuşlarını, Dünya'nın en güçlü tıbbi aromatik ekosistemini, inanılmaz güçlü kültürünü, geçmişini, yaşanmışlıkları hepsini "sırf kendimiz olumsuz düşündüğümüz için" bırakıp gidelim mi? Eğer bunu yapacaksak nereye gidelim? Afrika çöllerine mi? Kuzeyin kemik donduran topraklarına mı? Nereye? Ve neden? Oraya gidince ne yapacağız?
40 yıla yakındır bu topraklarda yaşıyorum. Bu zamana kadar istediğim bilimsel çalışmayı yapamayacak bir ortamla karşılaşmadım. Zorluklar oldu, ama gerektiğinde deney tüplerimi çantama doldurup, başka üniversitelerde çalışmalarımı gerçekleştirdim. Eğer bir kötü varsa, bin iyi var bu ülkede. Sadece onlara ulaşmanız gerekiyor. Bir fikrim olduğunda, beni dinleyecek, benimle birlikte gözünü kırpmadan yürüyecek binler bulabildim. Eğer bir proje geliştirdiysem, ve devletimizden bu konuda desteğe ihtiyacım var dediğimde kazanamadığım bir proje bile olmadı. Desteklenmeyecek bir proje bile geliştirmedim. Hepsi desteklendi. Neden biliyor musunuz? Projelerin sihrinden değil. Projelerime yürekten inanıyordum. Öyle bir inanıyordum ki, gelen hakem olsun, konu hakkında desteğe onay verecek merciler olsun, hepsine anlattığımda "bu çocuğun önderliğinde, BU EKİP bu işi başarır" dediler. Eğer bir mekanda başaramazsa, alırlar çantalarını gider başka bir yerde bu projeyi başarı ile tamamlarlar azmini çok iyi verdik. Öyle de oldu biliyor musunuz? Hem devletimiz her projemizi destekledi, hem de sorunlar çıktığında çözmesini çok iyi bildik. Hepsinin arkasında öncelikle "inanç" ve iyi proje fizibilitesi yatıyordu.
Bu ülkenin azimli, ne yaptığını bilen, projeler geliştiren, geliştirdiği projeleri insanlara anlatan, ilham olan, güçlü-girişken ve her daim pozitif motivasyonla ilerleyen, negatiflerin o yayılıcı gazını, kuvvetli dalgalarla yerle bir eden gençlere ihtiyacı var. Bu ülkenin bilime, yeni projelere, yeni araştırmalara, bu ülkenin umut yayan, umudu büyüten, umudu güçlendiren gençlere ihtiyacı var. Bırakıp gitmek ya da hayıflanmak çözüm değil. Umudun, azmin, birlikteliğin, gülümsemenin gücünü kullanarak bu ülkede yapamayacağınız tek bir şey bile yok biliyor musunuz?