22 yaşında nasıl kendi işimi yaptım ?

Bugün 30 yaşındayım ve 8 yıl 8 gündür bir markam var :)))

22 yaşında nasıl kendi işimi yaptım ?

22 yaşında nasıl kendi işimi yaptım ?

Bugün 30 yaşındayım ve 8 yıl 8 gündür bir markam var :)))

Yorum falan yapmıyorsunuz ama olsun yine de anlatayım. Güzel kardeşlerim var buralarda onlara ışık olsun.

Biliyorsunuz ben Türkoloji mezunuyum. Bir ünvanını bile var : Dil bilimci 

22 yaşında iken marka kurmak ve dijital ve elbette Türkoloji mantıklı durmuyor biliyorum.

2015 yılına girerken sevgili annemle yine dövüş dalaş trip hallerindeydim.
Şehir dışındayım yeni yıla giriyoruz ve beni aramadı.
1 Ocak sabahı annemi aradım ve başladım duygu sömürüsüne. Sen zaten beni sevmiyon, hep o kızını seviyon beni aramaz sormazsın onu hep yanında tutarsın diye başladım ki annemde ses yok.

Kısık bir sesle dedi ki kızım kızma. Ben iyi değilim. Ablan başımı bekledi, kimse arayamadı seni benim yüzümden.

Ne oldu dedim, beynimde dedi baloncuk varmış. Bir aydır gözlerimi açamıyorum her yer karanlık oldu.

Ameliyat olacağım dedi. Annem dediğimi bilet bulup kendimi eve attığımı biliyorum ciğerimde yangınla.

Samsun'da açık ameliyat dediler ama annemin bünyesi zayıf işte biliyorum kafatasını açarlarsa bir daha onu göremem.
Yok dedim yıktım ortalığı annemi topladık Ankara'ya vardık. Robotik cerrahi ile beyin anjiyo yapılacak denildi.
Annem 3 kere aynı anjiyoyu oldu, altı ay içinde ben üç kere o kapıda annemi bekledim.
En son kucağımda yarı ölü annemle beklediğim o hastane odasında yüküm omuzlarıma ağır gelmeye başlamıştı bile.

Sonra biz bir şekilde toplandık çıktık. Bakmayın böyle dediğime annem kalbi çok güçlü kadındır.

Aradan birkaç ay geçti geçmedi bu kez benim bir gözüm kapandı. Annem toparlanıyordu ama ben dağılıyordum.

Öğrenciydim henüz ve ben hiç durmadan çalışıyordum. Parti time çalışmadığım gün yoktu.

Kapanan tek gözüm olunca diğeri de yeter diyip hastaneye gitmedim. Direndim işte, ne bileyim. Hatta kendime dişi Hayko bile demeye başlamıştım ki bir sabah bacaklarımda beni mental olarak terketti.
Ağırlığımı taşımaya yetemediler, oysa altı üstü 55 kilo bir kızcağızdım.

Babam bu kez dinlemedi hastaneye götürdü beni.
Göz / akabinde nöroloji derken tanıyı hemen aldım Myastenia Graves!

Ağır kas zaafı hastası olduğumu öğrendim, ooo dedim iyi adı havalı hastalık satarım ben bunu ortamlarda

22 yaşında nasıl kendi işimi yaptım ?

Bugün 30 yaşındayım ve 8 yıl 8 gündür bir markam var :)))

Yorum falan yapmıyorsunuz ama olsun yine de anlatayım. Güzel kardeşlerim var buralarda onlara ışık olsun.

Biliyorsunuz ben Türkoloji mezunuyum. Bir ünvanını bile var : Dil bilimci 

22 yaşında iken marka kurmak ve dijital ve elbette Türkoloji mantıklı durmuyor biliyorum.

2015 yılına girerken sevgili annemle yine dövüş dalaş trip hallerindeydim.
Şehir dışındayım yeni yıla giriyoruz ve beni aramadı.
1 Ocak sabahı annemi aradım ve başladım duygu sömürüsüne. Sen zaten beni sevmiyon, hep o kızını seviyon beni aramaz sormazsın onu hep yanında tutarsın diye başladım ki annemde ses yok.

Kısık bir sesle dedi ki kızım kızma. Ben iyi değilim. Ablan başımı bekledi, kimse arayamadı seni benim yüzümden.

Ne oldu dedim, beynimde dedi baloncuk varmış. Bir aydır gözlerimi açamıyorum her yer karanlık oldu.

Ameliyat olacağım dedi. Annem dediğimi bilet bulup kendimi eve attığımı biliyorum ciğerimde yangınla.

Samsun'da açık ameliyat dediler ama annemin bünyesi zayıf işte biliyorum kafatasını açarlarsa bir daha onu göremem.
Yok dedim yıktım ortalığı annemi topladık Ankara'ya vardık. Robotik cerrahi ile beyin anjiyo yapılacak denildi.
Annem 3 kere aynı anjiyoyu oldu, altı ay içinde ben üç kere o kapıda annemi bekledim.
En son kucağımda yarı ölü annemle beklediğim o hastane odasında yüküm omuzlarıma ağır gelmeye başlamıştı bile.

Sonra biz bir şekilde toplandık çıktık. Bakmayın böyle dediğime annem kalbi çok güçlü kadındır.

Aradan birkaç ay geçti geçmedi bu kez benim bir gözüm kapandı. Annem toparlanıyordu ama ben dağılıyordum.

Öğrenciydim henüz ve ben hiç durmadan çalışıyordum. Parti time çalışmadığım gün yoktu.

Kapanan tek gözüm olunca diğeri de yeter diyip hastaneye gitmedim. Direndim işte, ne bileyim. Hatta kendime dişi Hayko bile demeye başlamıştım ki bir sabah bacaklarımda beni mental olarak terketti.
Ağırlığımı taşımaya yetemediler, oysa altı üstü 55 kilo bir kızcağızdım.

Babam bu kez dinlemedi hastaneye götürdü beni.
Göz / akabinde nöroloji derken tanıyı hemen aldım Myastenia Graves!

Ağır kas zaafı hastası olduğumu öğrendim, ooo dedim iyi adı havalı hastalık satarım ben bunu ortamlarda 

O beni parçaladı, ciğerimin bir kısmını aldı yürütmedi, güldürmedi yıllarca valla ben de onu sattım.

22 yaşında dijital içerik üreticisi olarak sektörüme girdiş yaptığımda ayakları tutmayan bir kız çocuğuydum.

En iyi bildiğim şeyi oturarak yaptım okudum yazdım uyguladım. Valla başka bir şey yapmadım.

Tabi öğrendikçe şifanın da peşinde koştum bugün hem işim hem ayaklarım hem de ünvanımla para kazanıyorum.

22 yaşında mecbur kaldım, bir yolu yavaşlatıp diğerine çıkmaya.

Hiç şımarıklık etmeyeceğim, iyi ki mecbur kalmışım. Işık hep en karanlık andan doğuyor.

Okumadım yaşadım ordan biliyorum. :)

Yazan : 30 yaşında markası olan kadın

Banu Horoz

Duende Medya İçerik ve Performans Pazarlama Ajansı / Kurucu