Sonraki İçerik
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 18, 2020 0
Editor Temmuz 1, 2020 0
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 15, 2020 0
Editors Eylül 29, 2024 0
Editors Eylül 29, 2024 0
Editors Eylül 29, 2024 0
Editors Eylül 29, 2024 0
Editor Şubat 16, 2021 0
“Bizim Evde”yi Portekizce aslından Sevcan Şahin çevirdi.
Editor Nisan 25, 2021 0
Şikayet artış oranı 14-20 Nisan haftasında yüzde bin 161’e yükseldi.
Editor Ekim 17, 2020 0
Türkiye’nin en kapsamlı online yapay zeka etkinliği TR AI Week 19 Ekim'de başlıyor.
Editor Şubat 19, 2021 0
Erken tanı günümüzde birçok kanser için çok yüksek oranda tedavi başarısı getiriyor
Editor Nisan 20, 2021 0
“Yaratıcı endüstriler, ekonomik ve sosyal toparlanmayı hızlandırabilir.”
Editor Ağustos 20, 2020 0
Kayıt dışı yardımlar
Editor Ekim 15, 2020 0
Tükenmişlik sendromu mu, depresyon mu? Hangisini yaşıyor sunuz? İnsanı tükenmişliğe...
Editor Haziran 19, 2020 0
Uzman Klinik Psikolog Gözde Ceylan, yeni sürece uyumla ilgili önerilerini paylaştı.
Editor Ocak 6, 2021 0
Kışın etkileri ile kurumuş saç derisi ve saçları neme doyuracak.
Editor Mart 25, 2020 0
Orta Çağ’da hiçbir hastalık Avrupa genelinde hıyarcıklı veba gibi yıkıcı bir etki...
Nuri Bilge Ceylan’ın Kış Uykusu filmini izlediyseniz, yukarıdaki sözler o filmde geçer. Oyuncu Haluk Bilginer başını kaldırıp, kız kardeşine dönerek bunları söyler.
Montaigne 1571 yılında, 38 yaşındayken çiftliğine kapanmış ve orada sükûn içinde, günlerini okuyarak geçirmeye karar vermiştir.
“İnsan hayatı denen bu yolculukta benim bulduğum en iyi nevale kitaplardır ve ondan yoksun anlayışta insanlara çok acırım.” diyen Montaigne önce okuduklarıyla ilgili notlar almış, sonra bu notlardan ünlü eseri Denemeler’i oluşturmuştur.
“İnsanın zamanının büyük bir kısmını yalnız başına geçirmesinin sağlıklı bir şey olduğuna inanıyorum.” diyen düşünür Henri David Thoreau da, okumanın bu yalnızlık yolculuğunda en iyi dost olduğuna işaret eder.
*
Asıl soru ise… Çok okumak mı? Nitelikli okumak mı?
Schopenhauer, Okumaya ve Okumuşlara Dair eserinde, okumaya farklı bir açıdan bakar ve çok okumanın değil; okuduklarını hazmetmenin ve insanın kendi başına düşünmesinin önemine işaret eder.
Kendine ait düşünme molası verilmeden, fikir oluşturmadan yapılan okumaların içimizdeki bütün tefekkür kuvvetini bitkin ve mecalsiz düşüreceğini söyler.
Nitekim, bir düşünürü düşünür yapan şey onun çok okuması değil; düşünme tarzı değil midir gerçekten de?
*
Kaplumbağanın sırtında taşıdığı evi gibi, yaklaşık 23 yıldır gittiğim her yere; dünyanın dört bir köşesine kitaplarımı taşırım ben de. Çoğunu baştan sona satır satır okumuşluğum da yoktur. İçindeki birkaç paragraf, bir iki iyi düşünce ve o düşüncelerin yanına eklediğim kendi düşüncelerim için taşırım onları.
Bir kitapta zihnimde ışık yakan her satırın önce altını kurşun kalemle çizer, yanına bende oluşturduğu fikri not eder ve sonra o fikirleri nadasa bırakırım.
Çok okumanın değil, başladığın her kitabı bitirmenin hiç değil; seçerek okumanın derdine düşmeliyiz diye düşünürüm.
“Peki, siz nasıl bir okuyucusunuz?” diye sizlere sormadan evvel Orhan Kemal’in Vukuat Var eserindeki şu diyaloğa yer vereyim:
-Hiç bitmeyecek mi senin bu okuman?
-Bitmeyecek.
-Hiç mi?
-Hiç.
-Niyetin kâtip olmak mı yani?
-Hayır.
-Ya?
-İnsan olmak.
("Bu yazıyı hatırlıyorum sanki" hissiyatı oluşanlar, haklılar. Evet, bu satırları ilk Temmuz 2023'te yayımlamıştım.
Konu "nitelikli okumak" olunca, tekrar yayımlamaya değer diye düşündüm.