"İstanbul'da 50 bin yapı ölümcül yıkıma maruz kalacak"
DW Türkçe: 99 depreminden sonra İstanbul’da yapılmış olan hatalar neler?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’u bekleyen depremle ilgili sorunları ve deprem tehdidini azaltmaya yönelik yaptıkları çalışmaları DW Türkçe’ye anlattı.
DW Türkçe: İBB’nin yaptığı bir araştırmaya göre, İstanbulluların yüzde 20’si binalarının sağlam olmadığını bilmelerine rağmen burada oturmayı sürdürüyor. Bunun sebebi yoksulluk diye biliyoruz. Bu vatandaşlar ne yapabilir?
Ekrem İmamoğlu: Sadece sebebi yoksulluk değil. Biraz da kadercilik, alışmışlıktan vazgeçememe. "Burada kalırız, bir şey olmaz" mantığı. Ama büyük bir çoğunluğunun da sorunu yoksulluk söylediğiniz gibi. Yoksul vatandaşlarımızın evlerini değiştirebilmelerine dönük arayış içerisindeyiz. Devletimizin sağladığı imkanlar var ama bu bir bireyin de tek başına alabileceği bir karar değil. Neticede bir sistemin içindeler. Ya 10 daireli bir apartmanda ya 40 daireli bir sitedeler. Bütüncül bir sistemi vatandaşa tüm güvenceleriyle sunmak zorundayız. Bu nasıl başlıyor? Halka gibi düşünüyoruz aslında. Vatandaş bizimle muhatap olmalı, yani belediye ile. Devletimizin bir başka kurumu olur. Biz güvence veriyor olmalıyız. Sonra burada işin bir başka boyutu müteahhit, bir başka boyutu finansman. Halkayı vatandaşa yeni evini verene kadar tamamlamak istiyoruz. Sunduğumuz böyle bir metot var. Finans kuruluşlarıyla görüşüyoruz. Çok düşük oranlı faiz imkanıyla uzun vadeli kredi imkanı sağlayarak parası olmayan insanların o evleri gerçekten düşük ödemelerle tekrardan yaptırabilme imkanını sağlamak istiyoruz.
DW Türkçe: Bildiğimiz kadarıyla şu an günde 100 İBB ekibi sahada binaları inceliyor. Bu ekipler tam olarak nasıl çalışıyor?
İmamoğlu: Bir ön araştırma bu. Yüzde yüz bir test değil ama yüzde 95 oranında çok sağlıklı verilere ulaşabiliyoruz. Ücretsiz bir iş yapıyoruz. O binanın sağlam olup olmadığını görüyor ve vatandaşa, "Eviniz sağlam değil, lütfen test yaptırın" diyoruz. Test hem zaman alıyor hem maliyeti yüksek. Onunla baş edebilme imkanımız yok. Bu şekilde vatandaşa yön verebiliyoruz. Ama tabii yaşadığımız sorunlar var. Yani ne yazık ki büyük oranda bizi binasına sokmayan hemşerilerimiz var.
DW Türkçe: Ne sebeple?
İmamoğlu: Bilmek istemiyor. Onun için söyledim konu sadece fakirlik değil. Yüzleşmek istemiyor. "Başımıza iş almayalım, gözlerimizi yumalım" gibi. Bu psikolojiye sahip insanımız. Elbette depremdeki dönüşüm modelinin sorumlusu olarak anlatmıyorum ama ne yazık ki öyle bir kesim var. Bir zihniyet değişimine,bir zorunluluk haline getirmeye ihtiyacımız var. Bazı insanların o dönüşüme ikna olabilmeleri için ne yazık ki birinci sıraya can güvenliği değil, maddi kazanç oturuyor. Siyasi mecra İstanbul’da çok suçlu. X, Y, Z partisi ayrımı yapmıyorum, her anlayışın hataları ve eksikleri oldu. Örneğin bir siyasi ekip size bir daire veriyorken öbürü "Bana oy verirsen iki daire veriyorum" dedi. Bir örneği var Fikirtepe’de. Şu anda batık bir örnek. Oradaki süreç böyle başlamıştı. Anormal bir yapı yoğunluğuyla bir proje çıktı ortaya. Büyük bir felaket var orada. Bizim düzeltmemiz gereken arızalı bir ortam var.
DW Türkçe: 99 depreminden sonra İstanbul’da yapılmış olan hatalar neler?
İmamoğlu: Son dönemin en kritik hatası şu: İstanbul’da herhalde yaklaşık 10-11 kurumun imar yetkisi var. 18 yıllık iktidar sürecinin en kötü yönettiği konulardan birisi bu. 50 yıldır yeşil alan olan bir yere özelleştirme idaresi gelip plan yapıp bina yapabilir. "Deprem için yapıyoruz" dediler. İş öyle bir hale geldi ki bugün bütün Avrupa yakası sahili, TEM civarları binayla doldu. Yapılaşmanın yapılmaması gereken noktalar binayla doldu. Rant için yapılan bu yapılaşmanın depreme hiçbir katkısı olmadı. İstanbul’da büyük bir imar katliamı yapılmıştır. Deprem açısından en büyük yanlışların başında bu gelmekte. Son raporumuza göre, 50 bin yapı ölümcül yıkıma maruz kalacak. Arkadaşlarımın bu ihtimale karşı verdikleri vefat sayısı çok komik. Ben vefat sayısını konuşmak bile istemiyorum, bana göre yüzbinlerle ifade edilir. 50 bin yapının yıkılma ihtimalinin olduğu İstanbul’da önceliği bu alana verdiğiniz takdirde 10 yılda gerçekten bu riski en az yüzde 70, 80 çözersiniz. Hep birlikte çözeriz.
DW Türkçe: Kentsel dönüşümün rant odaklı değil, afet odaklı olması gerektiğini söylüyorsunuz. Afet odaklı olması için ne gibi adımlar atılması lazım?
İmamoğlu: Biz aslında Meclis’te buna dönük adımlar attık. Geçmişte planı olan, ruhsatı olan bir binanın yenilenmesi için tekrar Meclis’te tartışmaya gerek yok. Zemin ya da yapılaşma sorunu varsa oralar ayrıca ele alınmak kaydıyla bütün İstanbul’a bu hakkı tanıyalım dedik. Ayrıca İstanbul’da bir çatı sorunu var. Çatı arasında çıkan yaşam alanlarını imar mevzuatı gereği alttaki kata bağlamak zorundasınız. Orada bir bağımsız bölüm oluştuğunda o bir finans kaynağına dönüşebilir ve ortaya çıkacak yapının en azından dönüşümüne bir miktar, hiçbir yapı artışı yapmaksızın finans kaynağı oluşturabilir anlayışıyla bir not daha sunduk Meclis’e. Metrekare fiyatı yüksek olan semtlerde dönüşüme katkı sunan bir model olacağını öngördüğümüz için sunduk ama AK Parti Grubu reddetti. Ranta dayalı değil, dönüşüme dayalı bir sistemin en eksik tarafı finansman tarafı. Can güvenliğini ayrı bir yere koyuyorum, İstanbul depremi büyük bir ekonomik faciadır. Türkiye’nin uzun yıllar etkisi altında kalacağı trajik bir durum yaratacaktır. Ne sigorta şirketi kalır ne bankacılık sektörü. Finans sektörüne bunu iyi ifade etmek lazım. Vatandaşa şunu diyebilmeliyiz: "10 yıl neredeyse yok hükmünde faiz oranıyla sana finansman sağlıyoruz." Kira gibi ödeyeceği bir formüle oturttuğunuzda dönüşümü hızlandırırsınız. Can güvenliği konusundaki tereddütleri iyi yansıttığınızda herkes mecbur kalır ve sahaya rant odaklı kimse çıkamaz.
DW Türkçe: İstanbul’u bekleyen deprem tek başına İBB’nin altından kalkabileceği bir iş değil. Sizin kamuya özel sektöre işbirliği açısından ilettiğiniz istekleriniz oldu mu?
İmamoğlu: İstanbul’un deprem konseyi kurma zorunluluğu var. Öyle bir model geliştirmeliyiz ki o konseyin içinde herkes olacak. Bakanlık olacak, süreci o koordine etsin. Valilik olacak, büyükşehir belediyesi, ilçe belediyeleri, bankacılık sektörü, inşaat sektörü, odalar… Ben bunu sayın şehircilik bakanına bir toplantıda anlattım. Deprem olduktan sonra yarayı sardık, ölüleri defnettik, işin bir boyutu. Biz oraya gelene kadar ne yapacağımızı çalışmalıyız. Bu işi tek başına hükümet çözemez. Tek başına bir cumhurbaşkanı çözemez. Bir bakan, büyükşehir belediye başkanı hiç çözemez. Sayın bakan sıcak baktığını söyledi, hatta açıklaması da var bu yönde. Yaklaşık 1.5 ay önce bir görüşme daha yapıldı bakanlıkla. Hala bu işe sıcak baktıklarını arkadaşlarıma ilettiler. Basın üzerinden birkaç mesaj ilettim İzmir depreminden sonra, birebir görüşme talebim de oldu.
DW Türkçe: Ancak anladığımız kadarıyla, ilettiğiniz taleplere gelen bir yanıt olmadı?
İmamoğlu: Şu anda yok ama olumlu bakışı biliyorum. Yüzümüzü deprem öncesinde yapacaklarımıza çevirip hızlı davranarak kaosu minimize edebiliriz. Kaos herhalukarda olacak. Belki en fazla kenara ittiğimiz konulardan biri deprem. Mesela söylediğiniz kaosu çarpı 50 yapacak konulardan biri, Kanal İstanbul. İstanbul’da deprem zaten bir kaos yaratacak, onu 50, 100, 500 ile çarpın. Öyle bir kaos yaratır.
DW Türkçe: İstanbul’da tsunami ihtimali var. Bununla ilgili ne gibi önlemler alınabilir?
İmamoğlu: Bazı yerlerde 300, 400, 500, 1 kilometreye kadar içeriye gidebileceği tsunami etkisinin olabileceği yerler var. Bunlar bizde tespitli. Genel planlama içerisinde bu tür noktaların mutlaka dönüştürülmesi lazım. Tsunami riskine karşı alabileceğiniz tedbirler sınırlı. Tümüyle bertaraf edemiyorsunuz. Kanal İstanbul’un tartışılması bile tsunami tedbirleri açısından ciddi bir tehdittir.
DW Türkçe: İstanbul’da hastaneler, okullar, tarihi eserler gibi yapıların daha sağlam hale getirilmesi konusunda özel bir çalışma var mı?
İmamoğlu: Eğitim kurumlarıyla ilgili depremle alakalı güçlendirmeyle alakalı 99 depreminden sonra üst seviyede bir çalışma yapıldı ve buraya ciddi fonlar aktarıldı. İyi bir noktada İstanbul, kötü bir noktada değil. Hem eğitim kurumları hem de sağlık kurumlarında ciddi yol alındığının altını çizelim. Esas sorunumuz mesken. İnsanların yaşadığı evler...
*Ekrem İmamoğlu ile söyleşi 14 Kasım Cumartesi günü yapılmıştır. İçişleri Bakanlığı 16 Kasım Pazartesi günü Kanal İstanbul projesi hakkındaki afişlerin kamu kaynağı kullanılarak hazırlanması sebebiyle Ekrem İmamoğlu hakkında soruşturma başlatıldığını açıkladı.
Söyleşi: Burcu Karakaş
© Deutsche Welle Türkçe