Dağlık Karabağ Türkiye-Rusya çatışmasına evrilir mi?
Dağlık Karabağ'da Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki gerilim devam ederken krizin Rusya ve Türkiye'yi karşı karşıya getirip getirmeyeceği tartışılıyor. Uzmanlar, DW Türkçe'ye bu ihtimali değerlendirdi.
Dağlık Karabağ bölgesindeki çatışmalar devam ederken Ermenistan, Türkiye'yi Azerbaycan'a doğrudan askeri destek vermekle suçladı. Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin Azerbaycan'a askeri uzmanlar, F-16 uçakları ve insansız hava araçları sevk ettiğini, Rusya'daki Ermenistan Büyükelçisi Vardan Toghanyan da Türkiye'nin Suriye'den Azerbaycan'a 4 bin civarında savaşçı gönderdiğini iddia etti. Ankara ile Bakü ise bu iddiaları "yalan, saçmalık" olarak değerlendirdi.
Erivan ve Bakü yönetimleri, Dağlık Karabağ’da ilk ateşi karşı tarafın açtığında ısrarlı. Ermenistan’da sıkıyönetim ve seferberlik, Azerbaycan’da da kısmı seferberlik var. Bölgede tansiyon hala yüksek.
Peki bölgede yeniden alevlenen bu çatışmanın kaynağı ne?
Bir yandan Moskova ile "barış ve ateşkes diplomasisi" yürüten Ankara’nın, diğer yandan Azerbaycan'a her koşulda destek açıklaması ne anlama geliyor?
Bölgedeki çatışmaların büyüme ihtimali var mı, dahası Ankara’nın Rusya'yla karşı karşıya gelmesi mümkün mü?
"Çatışmanın kaynağı: Ekonomi ve pandemi"
Stratejist Aydın Sezer, Azerbaycan ile Ermenistan arasında geçen Temmuz başında da çatışma yaşandığına dikkat çekerek ancak şu anda son yılların en şiddetli çatışmalarının yaşandığını belirtiyor.
Gelişmeleri DW Türkçe'ye değerlendiren Sezer, "Her iki ülkede de ekonomik durum ve pandemi çok olumsuz koşullar yarattı. Ermenistan yönetimi, Azerbaycan tehdidi ve savaş olasılığıyla birlikte toplumun dikkatini başka yöne çekmeye çalışıyor" değerlendirmesini yapıyor.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın son iki yıldır özellikle ABD ve Fransa ile yakın ilişkiler kurduğunu, iki ülkeden maddi ve manevi yardım aldığını, bunun da Rus lider Vladimir Putin'in "canını sıktığını" söyleyen Sezer, Putin'in Ermenistan üzerindeki kontrolünü Ankara destekli Azerbaycan aracılığıyla sağlamaya çalıştığına işaret ediyor.
Sezer, "Paşinyan, Temmuz’daki çatışmalardan yola çıkarak Putin'i yardıma çağırdı, ama Putin'den beklediğini alamadı. Hatta Putin, Bakü semalarında uçan Türk uçaklarına Ermenistan'ın dikkat etmesini istedi. Rusya’nın Paşinyan'a bir kırgınlığı var ama Ermenistan'ı da kaybetmek istemiyor. Batı'dan şimdi büyük destek alamayan Erivan, Rusya'yla da arasını düzeltmek istiyor" diyor.
Rusya'nın, Azerbaycan ordusunun Ermenistan işgali altındaki topraklarda ilerlemesine, Paşinyan'la ilişkileri göz önünde bulundurarak dolaylı olarak yol verdiğine dikkat çeken Sezer, "Gelinen noktada Rusya-Azerbaycan ilişkileri, Rusya-Ermenistan ilişkilerinden daha sağlam ve kapsamlı görünüyor" değerlendirmesini yapıyor. Sezer, "Ermenistan'ı Azerbaycan'a saldırtanın Rusya olduğuna ilişkin yorumlara katılmadığını" söylüyor.
"İşgal altındaki topraklar Azerbaycan'a geçebilir"
Peki Türkiye’nin Azerbaycan'a desteği, çatışmayı büyütecek boyuta gelebilir mi? Dağlık Karabağ’da müzakere yakın mı?
Aydın Sezer, kimilerinin endişe ettiği gibi Türkiye’nin Libya'daki ya da Suriye’deki gibi Kafkaslarda Rusya’ya "kafa tutmasının, meydan okumasının" mümkün olmadığını söylüyor. Sezer'e göre Rusya, Türkiye'nin Azerbaycan'ın yanında yer almasını olumlu görüyor, bu nedenle de taraflara barış ve ateşkes çağrısını yineliyor.
Sezer, "Şimdiki çatışmalar, Temmuz’daki çatışmalardan çok farklı. Rusya taraflarla müzakereye başladı bu kez. Görünen o ki, çatışmalar bitecek, müzakereler başlayacak. Önümüzdeki dönemde Dağlık Karabağ müzakerelerinde bir hızlanma bekleyebiliriz. Çok yakında, işgal altındaki toprakların da Azerbaycan'a geçtiğini görebiliriz" tahmininde bulunuyor.
"Türkiye'nin Rusya ile çatışmaya girmesi intihar olur”
Emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz de Çavuşoğlu-Lavrov görüşmesinin sonuçlarının beklenmesi gerektiğini düşünenlerden.
Bölgedeki durumu DW Türkçe'ye değerlendiren Çeviköz, "Asıl beklenti, Ankara ile Moskova’nın çatışmaları diplomatik bir şekilde yatıştırıp iki tarafı müzakerelere oturtmaları. Bir şekilde de Dağlık Karabağ meselesinin çözümüyle ilgili çözüm sürecinin yeniden tetiklenmesi. Bu konuda da ön alması gereken ülkeler elbette Türkiye ile Rusya'dır" diyor.
Türkiye'nin yürüttüğü diplomaside çok dikkatli ilerlemesi gerektiğini savunan Çeviköz, "Eğer Türkiye, Azerbaycan'ın yanında fiilen savaşa girdiği gibi bir görüntü yaratırsa o zaman bu bir Türkiye-Rusya karşılaşmasına dönüşür ki, umarız olmaz. Türkiye’nin kontrollü bir Rusya çatışmasına girmesinin kendi kendini asmak olacağını zaten herkes biliyor" diyor.
Çeviköz, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin Suriye'den cihatçıların Azerbaycan'a gönderildiği iddialarıyla ilgili olarak da "Ne yazık ki Türkiye hakkında çeşitli iddialar yazılıp çiziliyor, ülkemiz kötü bir duruma sokuluyor. İktidarın bu iddiaları açıklığa kavuşturmasını ve geçersiz kılmasını bekliyoruz" diyor.
Ana muhalefet partisi CHP'nin dış politika başdanışmanlığı yapan Çeviköz, AKP hükümetinin dış politikada attığı adımlar hakkında mecliste temsil edilen siyasi partilere bilgi vermediğini belirterek "İktidarın bizlerin ve kamuoyunun gözlerinden kaçırmaya çalıştığı şey nedir?" sorusunu yöneltiyor.
"Türkiye ihtilaftan çıkar sağlayamaz"
Rusya Uzmanı Kerim Has da Türkiye'nin Ermenistan'la ilişkilerini düzeltememesinin Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri üzerinde de olumsuz yansımaları olduğuna dikkat çekiyor.
DW Türkçe’ye konuşan Has, "Ermenistan’ın Rusya’ya askeri-stratejik bağımlılığı, ekonomik açıdan coğrafi çıkmaza sahip bir konumda yer alması, komşuları Türkiye ve Azerbaycan'la yaşadığı husumet, Moskova'ya bölgede olağanüstü alan açıyor" değerlendirmesinde bulunuyor. Has, "Türkiye’nin Azerbaycan-Ermenistan ihtilafından ve bu ihtilafın bir sıcak savaşa dönüşmesinden çıkar sağlayabileceğini ise düşünmüyorum. Dağlık Karabağ üzerinden çıkabilecek bir savaşın ne Türkiye ne Rusya ne Azerbaycan ne de Ermenistan'ın çıkarlarına uygun olduğu kanaatindeyim" değerlendirmesi yapıyor.
Has, Bakü ile Erivan’ın geniş çapta bir savaşa girişmesinin, Rusya’nın olaya doğrudan müdahalesini doğurmakla kalmayıp Türkiye'yi de ister istemez yıkıcı bir savaşın içine sokacağı ihtimaline dikkat çekiyor. "Türkiye’nin kendi sınırları dışında patlak veren çatışmalara müdahalesiyle büyüyen bir savaşta NATO’nun desteğini alması ise Ankara'daki mevcut iktidarla kolay olmaz" yorumunda bulunan Has, nihayetinde Ankara ile Moskova’nın çatışma yerine müzakereyi tercih etmesinin en kuvvetli ihtimal olduğunu söylüyor.
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki çatışmaların fazla büyümeyeceğini öngören Has, "Önümüzdeki süreçte çatışmalarda yeni aşamaların olma ihtimali çok yüksek ancak pek muhtemel ki birkaç gün içerisinde bu aşamalara bir mola verilecek ve bölgede göreceli bir sükûnet sağlanacaktır. Dolayısıyla Türkiye ile Rusya arasında en azından şu aşamada Kafkasya’da doğrudan bir karşı karşıya geliş veya sıcak çatışma öngörmüyorum" şeklinde konuşuyor.
Hilal Köylü / Ankara
© Deutsche Welle Türkçe