2 Aralık, Orhan Şaik Gökyay'ın vefat yıldönümü idi. 2 Aralık 1994 de vefat etmişti.
3 Aralık da Kemal Fedai Coşkuner'in şehit edilişinin kırk beşinci yılı.
Orhan Şaik Gökyay Eskişehir'de Atatürk Lisesi'nde öğretmenlik yapmış. Arif Nihat Asya da aynı okulda on dört ay görev almış. Geçenlerde Atatürk Lisesine gitmiştim. Öğrenci arkadaşlardan bu iki güzel insanın Bu Vatan Kimin ve Bayrak şiirlerini ezberlemelerini istemiştim. "Bu okulu bitiren öğrenci bu iki şiiri de ezbere bilmeli" demiştim.
Eskişehir'de 06-10 Mayıs arasında Yunus Emre Törenleri olur. Gerçi bu sene Yunus Emre Yılı Olmasına ve yeni sene yaklaşmasına rağmen yapılan bir şey görmedim. Belki şimdi "sen bilmiyorsun, biz neler yaptık bilsen" diye cevaplayabilirler ama olsun.
Bu törenlerden birine geliyor Orhan Şaik Gökyay. Böyle bir Cuma günü, minibüsle Söğüt'e götürüyorlar diğer gelenlerle birlikte. Eskişehir Söğüt arasında Zemzemiye Köyü var. Zemzemiye Köyünden bir kaç öğrenci Söğüt'te okuyor, hafta sonunda da köylerine dönüyorlar. Minübüse el kaldırıyorlar köylerine dönmek için, alıyorlar yanlarına çocukları. Sohbet sohbeti açıyor, konu şiire geliyor, Orhan Şaik yanındaki çocuğa soruyor;
-Şiir biliyor musun?
-Evet, biliyorum.
-Ezbere bildiğin var mı?
-Var.
-Okur musun bir tanesini.
"Bu vatan toprağın kara bağrında,
Sıra dağlar gibi duranlarındır."
-Bu şiirin yazarı kim?
-Orhan Şaik Gökyay elbette.
-Tanıyor musun?
-Hayır.
Tanışıyorlar sonra. Orhan Şaik Gökyay uzun yıllar bu öğrenci ile mektuplaşıyor.
Bunu bana o geziye katılanlardan Ahmet Tufan Şentürk Ağabey anlatmıştı. Ayhan İnal'ın kitabında da okumuştum.
Prof. Dr. Selahattin Turan da liseyi Atatürk Lisesi'nde okumuş. Edebiyat öğretmenleri Sevinç Yarman derslerinden birine, Orhan Şaik Gökyay'ı getirip öğrencileriyle tanıştırmış.
Kemal Fedai Coşkuner yayıncılık da yapmış. Fedai Yayınları'nın bastığı 1 Numaralı kitap Abdurrahim Karakoç'un Hasan'a Mektuplar'ı.
Kitabın kapak kompozisyonunu Abdurrahim Karakoç Ağabey yapmış. Kapaktaki şiirin altında da imzası var. Abdurrahim Ağabey'in imzası "yalnız ağaç" idi.
Orhan Şaik Gökyay İnebolu'da doğmuş. Kastamonu da Mehmet Akif'le görüşmüş, şiirlerini göstermiş.
Arif Nihat Asya da tahsilinin bir kısmını Kastamonu'da yapmış.
Orhan Şaik Gökyay'a, Kemal Fedai Coşkuner'e, Arif Nihat Asya'ya, Mehmet Akif Ersoy'a, Ahmet Tufan Şentürk'e, Ayhan İnal'a, Sevinç Yarman'a , Abdurrahim Karakoç 'a Allah rahmet eylesin.
Dağlar bizim kültürümüzde önemli. Mezarlarımızı bile dağa benzetiriz biz. Sıradağlardır onlar. Elele halaya duran ve vatan bekleyen.
Bayır Bucak Türklerinden bir gencimiz yaralanıyor, bizim sınırda bir kasabaya getiriyorlar. Genç rahmetli oluyor. Yanında da dedesi var.
Bizim arkadaşlar dedeye buraya defnedelim diyorlar. Dede cevap veriyor. "Ben şehidimizin cenazesini doğduğu topraklara defnedeceğim. Bizim ölülerimiz de vatan bekler" diyor.
Vatan ölünce de beklenir efendim.
Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.
*
Tutuşup kül olan ocaklarından,
Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutta gaza bayraklarından
Alnına ışıklar vuranlarındır.
*
Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır.
*
İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine
Şu kara toprağa girenlerindir.
*
Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı bir yakut olan bu vatan
Can verme sırrına erenlerindir.
*
Gökyay'ım ne desem ziyade değil,
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil,
Topun namlusundan görenlerindir.